bedeli

listen to the pronunciation of bedeli
Türkisch - Englisch
(Ticaret) franchise fee
bedel
price

True friendship is priceless. - Gerçek arkadaşlık bedelsizdir.

True friendship is priceless. - Gerçek dostluğun bedeli yoktur.

bedeli ne olursa olsun
at any cost
bedeli tahsil olunamayan
uncollectible
bedeli alınmıştır
value received (inscribed on checks)
bedeli kendi karşılayarak
by covering the costs
bedeli para olmayan
nonpecuniary
bedeli peşin
(Ticaret) cash price
bedeli tahsil içindir
value to be collected in cash' (inscribed on checks)
bedeli teminat içindir
value to stand as a specific guarantee' (inscribed on checks)
bedel
worth

I know what that's worth. - Onun bedelinin ne olduğunu biliyorum.

bedel
wages

The wages of sin are death. - Günahın bedeli ölümdür.

bedel
substitute
bedel
(Hukuk) compensation

He received no compensation for his service. - O hizmeti için hiçbir bedel almadı.

bedel
forfeit
bedel
equivalent
bedel
consideration
bedel
(Kanun,Ticaret) charge
abone bedeli
subscription
abone bedeli
subscription fee
bedel
(Ticaret) amount
bedel
(Ticaret) valuta
bedel
(Askeri) q mid pro cuo
bedel
return
bedel
(Konuşma Dili) payoff
bedel
money

Tom didn't have enough money to pay his rent. - Tom'un kira bedelini ödemek için yeterli parası yoktu.

Money cannot compensate for life. - Para yaşamın bedelini ödeyemez.

bedel
reward
bedel
(Ticaret) fee
ehliyet bedeli
(Askeri) proficiency pay
elden çıkarma bedeli
(Ticaret) disposal consideration
hisse bedeli
(Ticaret) stock price
hizmet bedeli
(Bilgisayar) service charge
ihale bedeli
(Ticaret) contract price
kira bedeli
(Ticaret) hire
maliyet bedeli
(Ticaret) cost price
maliyet bedeli
(Ticaret) cost value
maliyet bedeli
(Ticaret) carried at cost
mesken bedeli
(Askeri) basic allowance for quarters
mesken bedeli
(Askeri) rental allowance
mesken bedeli
(Askeri) quarters allowance
nakliye bedeli
(Ticaret) carriage
navlun bedeli
(Ticaret) freight cost
navlun bedeli
(Ticaret) carriage
navlun bedeli
(Bilgisayar) freight charge
servis bedeli
service charge
servis bedeli
service fee
sigorta bedeli
(Sigorta,Ticaret) sum insured
teslimat bedeli
(Askeri) commitment value
bedel
quid pro quo
bedel
purchase money
bedel
requital
bedel
toll
bedel
remuneration
kira bedeli
rental
fatura bedeli
(Ticaret) invoice amount
ihzarat bedeli
Preparation cost
navlun bedeli
Freight rate
satış bedeli yöntemi
(Ticaret) transaction value method
sözleşme bedeli
Contract price
Özel Maliyet bedeli
leasehold improvements amount
abone bedeli
subscription, subscription fee
amortisman bedeli
(Ticaret) depreciation value
bedel
sum paid for exemption from military service; formerly military substitute who served for another person
bedel
purchase-money
bedel
quittance
bedel
substitute (for); in lieu of, for, in exchange for
bedel
rate
bedel
price, value, worth; equivalent, substitute; compensation
bedel
pay

Someone has to pay the price. - Birisi bedeli ödemek zorunda.

One must pay for freedom. - Özgürlük için bedel ödenmeli.

bedel
value, worth; price
bedel
offset
bedel
equivalent (of)
bedel
substitutional
bedel
quid
bedel
succedaneum
cif mal bedeli+sigorta+navlun
(Ticaret) c.i.f cost+insurance+freight
fatura bedeli
(Ticaret) invoice cost
fıçı bedeli
cooperage
giyecek bedeli
(Askeri) uniform allowance
günahın bedeli
the wages of sin
iaşe bedeli, tayin bedeli; tabur yardım istasyonu
(Askeri) basic allowance for subsistence; battalion aid station
keşif bedeli
tender
kira bedeli
lease
kira bedeli
rent

You still haven't paid this month's rent. - Bu ayın kira bedelini hâlâ ödemedin.

Tom didn't have enough money to pay his rent. - Tom'un kira bedelini ödemek için yeterli parası yoktu.

kira bedeli rent
(money)
mesken ve tayın bedeli
(Askeri) quarters and subsistence
royalty bedeli
(Ticaret) royalty price
sigorta bedeli indemnity, compensation, money paid
by an insurance company to a policyholder in case of loss
tahmini mukavele bedeli
(Sigorta) estimated contract price
tayın bedeli ration allowance (money given a soldier
in lieu of rations
terhis elbise bedeli
(Askeri) severance allowance
terhis yolluk bedeli
(Askeri) severance allowance
yiyecek ve mesken bedeli
(Askeri) commutation value
Englisch - Englisch

Definition von bedeli im Englisch Englisch wörterbuch

bedel
Same as Beadle
bedel
{i} beadle, ceremonial official
Türkisch - Türkisch

Definition von bedeli im Türkisch Türkisch wörterbuch

BEDEL
(Osmanlı Dönemi) Başkasının adına hacca giden
BEDEL
(Osmanlı Dönemi) Gr: Söz esnâsında bir şeyi sıfatı veya vasfı ile beraber söylersek ve fakat kasdımız o şeyin vasfı veya sıfatı değil de zâtı olursa, zikredilen sıfat veya vasfa " bedel" denir." Kardeşin Ahmedi gördüm" derken, kasdedilen kardeşin değil Ahmet'in kendisidir. İşte bu sözde "kardeşin" kelimesi "Ahmet"in" bedel'i olur
BEDEL
(Osmanlı Dönemi) (C.: Bedelât) Elde ve ayakta olan zahmet ve ağrı
BEDEL
(Osmanlı Dönemi) Karşılık. Bir şeyin yerine verilen ve yerini tutan şey. İvaz
bedel
Merdiven
bedel
Başkasının adına ve onun parası ile hacca giden kimse
bedel
Askerlik yapmamak veya yapılacak süreyi kısaltmak isteyenlerin devlete ödedikleri para: "Efrattan bedel alınıp alınmayacağına dair merkezden emir gelmişti."- Y. K. Karaosmanoğlu
bedel
Başkasının adına ve onun parasıile hacca giden kimse
bedel
Eşit, denk
bedel
Askerlik yapmamak veya yapılacak süreyi kısaltmak isteyenlerin devlete ödedikleri para
bedel
Eşit, denk: "Emsalini göremeyeceğiniz bir saadetle beş on dakika yaşarsınız ki, bütün bir hayata bedeldir."- R. H. Karay
bedel
Uşak, hizmetçi, çoban
bedel
Değer, fiyat, kıymet
bedel
Bir şeyin yerini tutabilen karşılık: "Buna bedel içimde mumlar, mumlar, mumlar yanan bir karanlık var."- A. Gündüz
bedel
Başkası adına onun parasıyla hacca giden
bedel
(Osmanlı Dönemi) karşılık, yerine
bedel
Bir şeyin yerini tutabilen karşılık
kira bedeli
Kiralanan mal için ödenen karşılık
satış bedeli
Satılan malın ücreti
tayın bedeli
Bir aylık asker azığının karşılığı olan para
Englisch - Türkisch

Definition von bedeli im Englisch Türkisch wörterbuch

bedel
(isim) tören asasını taşıyan kimse (brit.üniv.)
bedel
{i} tören asasını taşıyan kimse (brit.üniv.)
bedeli
Favoriten