Meg'in güzel bir yüzü var.
- Meg has a lovely face.
Çünkü sen tatlı ve güzel bir kızsın.
- Because you're a sweet and lovely girl.
İki oğlan sevimli bir kediyle yalnız yaşıyorlardı.
- The two boys lived alone with a lovely cat.
Ne sevimli bir bahçe!
- What a lovely garden!
Ve yolun her adımında benim arkamda olan sevgili karım Kate'e teşekkür etmeliyim.
- And I must thank my lovely wife, Kate, who was behind me every step of the way.
Hoş bir gece geçirdim.
- I had a lovely night.
Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer.
- America is a lovely place to be, if you are here to earn money.