bearing, taking, conveying, bringing, holding

listen to the pronunciation of bearing, taking, conveying, bringing, holding
Englisch - Türkisch

Definition von bearing, taking, conveying, bringing, holding im Englisch Türkisch wörterbuch

carrying
{i} taşıma

Onları taşımak için yardıma ihtiyacım var. - I need help carrying them.

Onu taşımak için yardıma ihtiyacım var. - I need help carrying her.

carrying
taşımacılık
carrying
taşıyarak

Tom üç şişe şarap taşıyarak odaya geldi. - Tom came into the room carrying three bottles of wine.

Tom bir kitap yığını taşıyarak içeri girdi. - Tom came in carrying a stack of books.

carrying
(Ticaret) nakletme
carrying
(Ticaret) nakliyat
carrying
{f} taşı

Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu. - Tom was carrying an armful of books.

O, sırtında bir sırt çantası taşıyor. - She is carrying a backpack on her back.

carrying
{i} taşıyan

11 Haziran 1948 tarihinde, bir al yanaklı maymun, Albert I'i taşıyan bir V-2 Blossom , New Mexico'da White Sands'den uzaya fırlatıldı. - On June 11, 1948, a V-2 Blossom launched into space from White Sands, New Mexico carrying Albert I, a rhesus monkey.

Askerler posta taşıyan trenleri korurdu. - The troops would protect trains carrying mail.

carrying
nakliye
Englisch - Englisch
{i} carrying
bearing, taking, conveying, bringing, holding
Favoriten