Ölüm yaşamın zıttı değildir: biz ölümümüzü ölürken geçirmezken hayatımızı yaşarken geçiririz.
- Dying is not the opposite of living: we spend our life living while we don't spend our death dying.
Onlar zıt yönlere gittiler.
- They went in opposite directions.
Tersini demek istedim.
- I meant the opposite.
Uyanmak yatmaya gitmenin tam tersidir.
- Waking up is the opposite of going to sleep.
Aksi yöne gitmen gerekir.
- You should go in the opposite direction.
İkiz olmalarına karşın onların karşıt kişilikleri vardı.
- Although they were twins, they were of opposite personalities.
Zengin olmak, yoksul olmanın karşıtıdır.
- Becoming rich is the opposite of becoming poor.
Onların evi otobüs durağının tam karşısında.
- Their house is just opposite the bus stop.
Kimin evi seninkinin karşısında?
- Whose house is opposite to yours?
Sami karşı yönden geliyordu.
- Sami was coming in the opposite direction.
Benim görüşüm karşı yönde.
- My opinion is the opposite.
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- They live in the house opposite to ours.
Kimin evi seninkinin karşısında?
- Whose house is opposite to yours?
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- They live in the house opposite to ours.
Karşıda altı katlı bir bina var.
- Opposite there is a six-story building.
He has a lot of success with the opposite sex.
I was on my seat and she stood opposite.
She saw him walking on the opposite side of the road.
Up is the opposite of down.
... acoustic versions that are just this polar opposite in ...
... a great song. I don't care what genre it's in. I don't care if it's completely opposite ...