Bir ev, çimentodan yapılmış sağlam bir temel üstüne inşa edilmiştir.
- A house is built on top of a solid foundation of cement.
Tom cüzdanını konsolun üstüne koydu.
- Tom put his wallet on top of the dresser.
Tepenin üstünde bir mahzen kazıldı ve onlar evi yavaşça yoldan tepeye taşıdılar.
- A cellar was dug on top of the hill and they slowly moved the house from the road to the hill.
Kedi masanın üstünde oturuyor.
- The cat is sitting on top of the table.
Ne zaman bir dağın tepesinde olsam kendimi minnettar hissediyorum.
- Whenever I'm on top of a mountain, I feel grateful.
Aziz Benedict ilk manastırı Monte Cassino'nun tepesinde kurdu.
- St. Benedict established his first monastery on top of Monte Cassino.
I have sorted out the problems and am now on top of the situation.
. . and on top of all that, I got a puncture!.
... You've been on the top of our 2009, 2010 ...
... trillion tax cut on top of $2 trillion of additional spending for our military. And ...