Tom'un niçin çok asabi olduğunu bilmiyorum.
- I don't know why Tom is so nervous.
Tom benden daha asabi görünüyor.
- Tom seems to be more nervous than I am.
Çok sinirli olmak zorunda değilsin.
- You don't have to be so nervous.
Tom çok sinirli gibi görünüyor.
- Tom looks like a nervous wreck.
Yarınki sınav hakkında gergin olmamalısın.
- You mustn't be nervous about tomorrow's exam.
Fazla gergin görünmemeye çalış.
- Try not to look so nervous.
Sinirli insanlar başlarını kaşırlar.
- Nervous people will scratch their heads.
Pasaportumu bulamadığımda çok sinirlendim.
- I became very nervous when I couldn't locate my passport.
Tom'un ürkekliği fark edilebiliyordu.
- Tom's nervousness was noticeable.
Tom gerçekten utangaç ve ürkekti.
- Tom was really shy and nervous.
Tom biraz sinirli ve endişeli görünüyor.
- Tom looks somewhat nervous and apprehensive.
Yeni çocuğun sinirsel bir kekemeliği vardı.
- The new boy had a nervous stammer.
Tom asabiyetini saklamaya çalıştı.
- Tom tried to hide his nervousness.
Ben kaygılı ve heyecanlıyım.
- I'm nervous and excited.
Ben kaygılı ve heyecanlıyım.
- I'm nervous and excited.
Tom sinirli ve heyecanlı.
- Tom is nervous and excited.
Tom bir sinir bozukluğu çekiyor.
- Tom is suffering from a nervous disorder.
Düğün provasında, konuşmak için neredeyse çok sinirliydi.
- During the wedding rehearsal, he was almost too nervous to speak.
Finaller yaklaşırken neredeyse sinir krizi geçirecektim.
- As finals approached, I nearly had a nervous breakdown.
... But I was kind of nervous because I'm not an athlete ...
... body is in the parasympathetic nervous system. ...