Onlar onu kayıp kabul ettiler.
- They gave him up for lost.
Kayıp bir köpeği kim buldu?
- Who has found a lost dog?
Tom kaybolmuş gibi görünüyor.
- Tom seems to be lost.
Tom kaybolmuş görünüyordu.
- Tom seemed to be lost.
Tom biraz dalgın görünüyor.
- Tom looks a little lost.
Seçimin kaybedildiğine inanmadı.
- He did not believe the election was lost.
Aslında ne kadar para kaybedildi?
- How much money was actually lost?
Sevmek ve kaybetmek hiç sevmemekten daha iyidir.
- It's better to have loved and lost than never to have loved at all.
Tom biraz düşünceye dalmış gibi görünüyordu.
- Tom looked a little lost.
Ne dedin? Özür dilerim, düşünceye dalmışım.
- What did you say? I'm sorry, I was lost in thought.
Tom parayı elden çıkarmak için zaman kaybetmedi.
- Tom lost no time in parting with the money.
Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.
- Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas.
Tom kaybolmuş ve şaşırmış gibi görünüyor.
- Tom looks lost and confused.
Nicholas Biddle savaşın kaybedilmiş olduğunu görmeye başladı.
- Nicholas Biddle began to see that the battle was lost.
Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir.
- Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.
Deep beneath the ocean, the Titanic was lost to the world.
... AS IF THAT WASN'T BAD ENOUGH, HE LOST HIS LIFE'S SAVINGS. ...
... have lost jobs. A half a million manufacturing jobs have been lost in the last four years. ...