Gerçekten güzel bir tadı var.
- This sure tastes good!
Hava güzel olması koşuluyla, katılım iyi olmalı.
- Attendance should be good provided the weather is favorable.
Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
- This is a good book, but that one is better.
Doktor olarak iyi değil.
- He is no good as a doctor.
Daha az sayıda işçi eşya satın alacak paralı daha az sayıda insan anlamına geliyordu.
- Fewer workers meant fewer people with money to buy goods.
Onlar iyi konut alamadı.
- They could not get good housing.
O çok iyi bir öğretmendir.
- She is a very good teacher.
O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.
- It's good now; neither too heavy nor too light.
Hayır, sadece düşündüm ki madem abaküs kullanabiliyorsun, kafandan hesap yapmada iyi olabilirsin.
- No, I just thought that since you can use an abacus, you might be good at doing calculations in your head.
Tom o kadar iyi bir öneriye sadece hayır diyemedi.
- Tom just couldn't say no to an offer that good.
Sanırım bu kitabı okumanız yararlıdır.
- I think it's good for you to read this book.
Balık yemek sağlığın için yararlıdır.
- Eating fish is good for your health.
Seri imalat birçok ürünün fiyatını düşürdü.
- Mass production reduced the price of many goods.
Gıda ve giyim tezgahlarındaki ürünler çok ucuz.
- Goods at the food and clothing stalls were very cheap.
Aferin, böyle devam et.
- Keep up the good work.
Aferin böyle devam et, Tom.
- Keep up the good work, Tom.
Tom sağlıklı gibi görünüyor.
- Tom seems to be in good health.
O, birkaç yıldır sağlıklı değil.
- He has not been in good health for some years.
Tom, acentenin menfaatı icabı işi bırakmalıdır.
- Tom should quit for the good of the agency.
Birey, devletin menfaati için mevcut değildir.
- The individual does not exist for the good of the State.
Onun Mahjong'da çok iyi olduğunu duydum.
- I hear he is good at mahjong.
Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
- I haven't a very good dictionary.
Arabamı satarak iyi bir kazanç elde ettim.
- I made a good profit by selling my car.
Farklı ülkeler, pek çok mal ithal etmektedirler.
- Different countries import many goods.
İthalat malları yüksek vergilere tabidir.
- Import goods are subject to high taxes.
Pekala, Tom'a veda öpücüğü vermeyecek misin?
- Well, aren't you going to kiss Tom goodbye?
Çok güzel!Çok başarılı bir iş çıkardın.
- Very good! You did an excellent job.
Tom bugün gerçekten iyi iş çıkardı.
- Tom really did a good job today.
Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
- Smoking does much harm but no good.
Hastanedeki tatsız deneyimleri telafi etmek için, Tom onun için faydalı olandan biraz daha fazla içti.
- To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
O, konuşma sanatında yeteneklidir.
- He has a good art of talking.
Sorun neredeyse çözüldü.
- The problem is as good as settled.
Neredeyse herkes iyi yemeği takdir ediyor.
- Almost everybody appreciates good food.
Taze meyve, sizin için iyidir.
- Fresh fruit is good for you.
Güzel yemek pişirmenin püf noktası, kaliteli ve taze malzemeler kullanmaktır.
- The key to cooking good food is using high-quality, fresh ingredients.
O, tasarruflarını yararlı şeylere yatırdı.
- He put her savings to good use.
Sizin başarınız büyük ölçüde fırsatınızdan nasıl yararlanacağınıza bağlıdır.
- Your success will largely depend upon how you will make good use of your opportunity.
Kötülüğe karşı iyilik yap.
- Render good for evil.
Şu iyilik timsali tiplere dayanamam.
- I can't stand those goody-goody types.
İyi bir iş yapmak istiyorsanız, uygun araçları kullanmalısınız.
- If you want to do good work, you should use the proper tools.
Kimse ona uygun bir fırsat tanımadı.
- No one gave him a good chance.
Bazıları İngilizcede iyiler,ve diğerleri matematikte iyiler.
- Some are good at English, and others are good at mathematics.
Ben bütün iyileri tattım, ve sağlıklı olmaktan daha iyisini bulmadım.
- I tasted all goods, and didn't find better than good health.
Tom iyi bir yaşam sağlamaktadır.
- Tom makes a good living.
O iyi bir yaşam sağlamaktadır.
- She makes a good living.
Başarılı olmak için iyi bir plan yapmak zorundasın.
- To be successful, you have to establish a good plan.
Eğer başarılı olacaksan iyi bir başlangıç yapmalısın.
- If you are to succeed, you must make a good start.
O kesinlikle iyi bir adam ama güvenilir değil.
- He is a good fellow for sure, but not trustworthy.
Bunu güvenilir kaynaklardan öğrendik.
- I got this on good authority.
O, sağlığı yerinde görünüyor.
- He seems to be in good health.
Bütün ailemin sağlığı yerinde.
- My family are all in good health.
Tom bir iyilikseverdi.
- Tom was a good Samaritan.
Ted saatleri tamir etmede iyidir.
- Ted is good at repairing watches.
Ted saatleri tamir etmede iyidir.
- Ted is good at fixing watches.
İyi bir koltuk almak amacıyla tiyatroya oldukça erken gittim.
- I went to the theater quite early with a view to getting a good seat.
Tom notasız piano çalmada oldukça iyidir.
- Tom is pretty good at playing piano by ear.
Peki, biri iyi olmak zorunda.
- Well someone has to be good.
Bugün Pekin'de hava çok iyi.
- The air is very good in Beijing today.
Jefferson milletin emin ellerde olduğuna inanıyordu.
- Jefferson believed the nation was in good hands.
Bunun iyi bir fikir olup olmadığından emin değilim.
- I'm not sure if that's a good idea.
a good amount of seeds.
The bread is still good.
Good Friday.
The soup is good and hot.
The one thing that we can't do...is throw out the baby with the bathwater.... We know our process works pretty darn good and, uh, it’s really sparked this amazing phenomenon of this...high-quality website.
a good worker.
Walking is good for you.
The flashlight batteries are still good.
a good job.
The car was a good ten miles away.
all in good time.
Eat a good dinner so you will be ready for the big game tomorrow.
When we are happy, we are always good, but when we are good, we are not always happy.
Tom doesn't look too well.
- Tom doesn't look too good.
He speaks English well.
- He is a good speaker of English.
... good choices and alternatives to Google Readers. ...
... of that university gave the commencement speech. It was a very very good speech. At one ...