Sen geri dönünceye kadar ben gitmiş olacağım.
- By the time you come back, I'll be gone.
Sen geri dönünceye kadar, ben gitmiş olacağım.
- By the time you get back, I'll be gone.
Bu eti ızgara yapamam. Bozulmuş!
- I cannot grill this meat. It has gone bad!
O, başka bir şekilde eve gitmiş olabilir.
- He may have gone home by another way.
Araba uçuruma gitmiş olsaydı onlar ölmüş olacaktı.
- They would have been killed if the car had gone over the cliff.
Tom dünden beri kayıp.
- Tom has been gone since yesterday.
Tom neredeyse bir haftadır kayıp.
- Tom has been gone almost a week.
Tom sadece on beş dakika kendinden geçmişti.
- Tom was only gone for fifteen minutes.
Bay White Kanada'ya gitti.
- Mr White has gone to Canada.
Bay White Kanada'ya gitti.
- Mr. White has gone to Canada.
Birçok öğrenci sınıfı temizlemeden eve gitti.
- Several students have gone home without cleaning the classroom.
Bay White Kanada'ya gitti.
- Mr. White has gone to Canada.
Bisikletimi kaybolmuş buldum.
- I found my bicycle gone.
Tom'un ölmüş olduğuna inanamıyorum.
- I can't believe that Tom is gone.
Tom'un gerçekten ölmüş olacağına inanamıyorum.
- I can't believe Tom is really gone.
Ben tanımadan önce yaz geçmişti.
- The summer had gone before I knew it.
Tom sadece on beş dakika kendinden geçmişti.
- Tom was only gone for fifteen minutes.
Fairies, begone, and be all ways away. --Shakespeare, A Midsummer Night's Dream.
You'd better hurry up, it's gone four o'clock.
I'm afraid all the coffee's gone at the moment.
Dude, look at Jack. He's completely gone.
Are they gone already?.
The days of my youth are gone.
... it's gone up by that amount. So it's expensive. Expensive things hurt families. So that's ...
... gone ...