Tom büyülenmiş gibi görünüyordu.
- Tom seemed to be fascinated.
Tom Mary'nin hikayesinden büyülenmişti.
- Tom was fascinated by Mary's story.
Onun güzelliği tarafından büyülendim.
- I was fascinated by her beauty.
Kediler tarafından büyülendim.
- I'm fascinated by cats.
... leads into what I've always been fascinated ...
... AUDIENCE: So I was really fascinated by your Zeitgeist ...