Sonuç görülmek için kalır.
- The result remains to be seen.
Tom, Mary'yle görülmek istemiyordu.
- Tom didn't want to be seen with Mary.
Onunla beraber görünmek istemiyorum
- I don't want to be seen in his company.
Tom bizimle görünmek istemiyor gibi davranıyor.
- Tom acts like he doesn't want to be seen with us.
Tom hâlâ görülecek hiçbir yerde değil.
- Tom is still nowhere to be seen.
Oraya zamanında gidip gidemeyeceğim yakında görülecek.
- It remains to be seen if I can get there in time.