Bir kaptan, gemisinden ve ekibinden yükümlüdür.
- A captain is in charge of his ship and its crew.
Bu şirkette çalışan kadınlardan yükümlü olacaksın.
- You'll be in charge of the women working in this factory.
Yeterli delil olmadan, Dan'ı cinayetle suçlamak zordu.
- Without sufficient evidence, it was difficult to charge Dan with murder.
Bahşiş ve servis ücreti dahil mi?
- Are the tip and service charge included?
Teslimat için bir ücret alıyor musunuz?
- Do you charge for delivery?
Arabamın bataryasını şarj etmek zorundayım.
- I have to charge the battery of my car.
Tom pili şarj etmek zorundaydı.
- Tom had to charge the battery.
Suçlamaları ispat edemediler.
- They could not prove their charges.
Suçlama doğru değildi.
- The charge was not true.
Arabamın bataryasını şarj etmek zorundayım.
- I have to charge the battery of my car.
Cep telefonumu şarj etmeliyim.
- I need to charge my cellphone.
Polonyalı süvari birlikleri Alman tanklarına karşı cesurca hücum etti.
- The Polish cavalry troops charged bravely towards the German tanks.
Arabamın bataryasını şarj etmek zorundayım.
- I have to charge the battery of my car.
Cep telefonumu şarj etmeliyim.
- I need to charge my cellphone.
Masraflar tam olarak nedir?
- What exactly are the charges?
Daha fazla masraf bekliyoruz.
- We're anticipating more charges.
Batarya tam olarak şarj oldu mu?
- Is the battery fully charged?
Arabamın bataryasını şarj etmek zorundayım.
- I have to charge the battery of my car.
O, bağış toplama çabalarından sorumluydu.
- He was in charge of the fundraising efforts.
Tom şehirden zimmetine para geçirmekle suçlandı.
- Tom was charged with embezzling money from the city.
Tom çok pahalı dolaşım ücretleri olduğu için burada cep telefonunu kullanamıyor.
- Tom can't use his cell phone here because he has very expensive roaming charges.
Tom şehirden zimmetine para geçirmekle suçlandı.
- Tom was charged with embezzling money from the city.
Tom şehirden zimmetine para geçirmekle suçlandı.
- Tom was charged with embezzling money from the city.
Tom artık cezai kovuşturmayla yüz yüze.
- Tom now faces criminal charges.
Suçlu olmamalarına rağmen cezalandırıldılar.
- Although they were not guilty, they were charged.
Tom şu anda ağırlaştırılmış saldırı suçuyla yüz yüze.
- Tom currently faces charges of aggravated assault.
Tom saldırı ile suçlanıyor.
- Tom has been charged with assault.
Suçlu olmamalarına rağmen, itham edildiler.
- Although they were not guilty, they were charged.
Telefonumu şarj etmem gerekiyor.
- I need to charge my mobile.
Tom pili şarj etmek zorundaydı.
- Tom had to charge the battery.
Sevmesen bile bu görevi almalısın.
- Even if you do not like it, you must take charge of it.
Patron beni görevlendirdi.
- The boss put me in charge.
Bu şirket, otuz dolara aylık bir servis ücreti talep ediyor.
- That company charges a monthly service fee of thirty dollars.
Ben hizmetlerim için haftalık 2.000 dolarlık sabit bir ücret talep ediyorum.
- I charge a flat fee of 2,000 dollars per weekend for my services.
Bu faturayı benim hesabıma yazın.
- Charge this bill to me.
Onu benim oda hesabına yazın.
- Charge it to my room.
Bazı perakendeciler daha az fiyat ister.
- Some retailers charge less.
Tom birinci derecen saldırı ile suçlandı ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
- Tom was charged with first degree assault and sentenced to 15 years in prison.
Soygun suçlamasıyla hapisteydi.
- He was in prison on a charge of robbery.
Arabamın aküsünü doldurmam gerek.
- I have to charge the battery of my car.
I'm charging you with grand theft auto.
A charge of 5 dollars.
I'm charging you with cleaning up the kitchen.
Don't forget to charge the drill.
Let's charge this to marketing.
The child was a charge of the nanny.
Will I get charged for this service?.
That's a slanderous charge of abuse of trust.
The child was in the nanny's charge.
Pickett died leading his famous charge.
Can I charge my Amazon purchase to Paypal?.
The ship had a charge of colonists and their belongings.
Charge your weapons, we're moving up.
... negative charge, the positron, or anti-electron, has positive charge. This means that you ...
... They had to charge people. ...