Tom benim daha özenli olmamı istedi.
- Tom asked me to be more attentive.
Olmam gerektiği kadar özenli değilim.
- I'm not as attentive as I should be.
Tom dikkatlice dinledi.
- Tom listened attentively.
Tom Mary'den toplantılar sırasında dikkatli olmasını rica etti.
- Tom asked Mary to be attentive during meetings.
O onun sınav kağıdını dikkatle inceledi.
- He attentively went over her exam paper.
Büyük annesine karşı çok naziktir.
- She is very attentive to her grandmother.
She is an attentive listener, but does not like to talk much.