Otobüs engebeli yol boyunca giderken takırdadı.
- The bus rattled as it drove along the bumpy road.
Bütün duvar boyunca karalamalar vardı.
- There were scribbles all along the wall.
Kamerayı yanına almayı unutma.
- Don't forget to take along the camera.
Tom'u kim buraya davet etti?
- Who invited Tom along?
Köpeğimi yanımda getireceğim böylece onunla tanışabilirsin. Ne! Buraya hayvan getirmeye yeltenme!
- I'll bring my dog along, so you can meet him. What?! Don't you dare bring that animal here!
Tom ve Mary çok tartışırlar ama yine de birlikte oldukça iyi geçinirler.
- Tom and Mary argue a lot, but they still get along quite well together.
Eğer istiyorsan bizimle birlikte gelebilirsin.
- Come along with us if you like.
Tom'a Mary'yi yanında getirmesini söyle.
- Tell Tom to bring Mary along.
Yanında okuyacak bir şey getir.
- Bring along something to read.
Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.
- Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
Onun yakında geleceğinden eminim.
- I'm sure he'll be along soon.
Yaşlı kadın gitti ve yakında Prenses ile birlikte geri döndü.
- The old woman went, and soon returned along with the Princess.
They were waiting for me in the drawing-room, which is a very large room, stretching along the entire front of the house, with three long windows reaching down to the floor.
Don't stop here. Just move along.
... passed along to a fasting personality muslims who are waiting for him wasn't ...
... So whenever someone comes along with an explanatory mechanism ...