Yalnız yaşamaya alışkın.
- She is used to living alone.
O yalnız yürümeyi sever.
- She likes walking alone.
Çocukken odamda yalnız başına kitap okuyarak çok fazla zaman geçirdim.
- When I was a child, I spent many hours reading alone in my room.
Ormanda yalnız başına yaşadı.
- He lived alone in the forest.
Ben gidersem kimsesiz olacaksın.
- If I go, you'll be all alone.
Hiroko orada tek başına oturdu.
- Hiroko sat there all alone.
Tek başına yaşıyordu.
- She is used to living alone.
Hiroko orada tek başına oturdu.
- Hiroko sat there all alone.
O tek başına yürümeyi sever.
- She likes to walk alone.
Sadece yalnız kalmak istediklerini söylediler.
- They said they only wanted to be left alone.
Sadece yalnız bırakılmak istediler.
- They just wanted to be left alone.
She walked home alone.
The responsibility is theirs alone.
The job was to hard for me to do alone.
I can't ask for help because I am alone.
... 300 million new users just in the last 12 months alone. ...
... I'm not alone. ...