İstasyona erken varmak için çaba harcadı.
- He made an effort to get to the station early.
Vienna'ya yürüyerek varmak ne kadar sürer?
- How long does it take to get to Vienna on foot?
Onlar Avrupa'ya ulaşmak için umutsuzdu.
- They were desperate to get to Europe.
Kent merkezine ulaşmak için hangi otobüs veya trene binebileceğimi bana söyleyebilir misin?
- Can you tell me which bus or train I can take to get to the town centre?
İşe başlamak istiyorum.
- I want to get to work.
Çalışmaya başlamak zorundayım.
- I have to get to work.