Sanat öğrenimi yapmak iyi bir zevk gerektirir.
- It requires a good taste to study art.
Sanat herkes tarafından sevilir.
- Art is loved by everybody.
Doktor olmaktan gururluyum.
- I am proud of being a doctor.
Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
- Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
Yalnız kalmak istiyorum.
- I don't like to be alone.
Tom geç kalmak istemiyor.
- Tom doesn't want to be late.
Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.
- Religion is very personal. Practically everyone has really his own religion. Collectivity in religion is an artifice.
Bir Japon iş adamı 200 milyon yene bir sanat eseri satın aldı.
- A Japanese businessman bought the artwork for 200 million yen.
Onun bahçesi bir sanat eseridir.
- His garden is a work of art.
O, resim ve heykel eğitimi için sanat okuluna gitti.
- He went to art school to study painting and sculpture.
O, resim sanatını mükemmelliğe taşıdı.
- He brought the art of painting to perfection.
Geçmişteki yaşam bugünkünden çok farklıydı.
- The living beings of the past were very different from those of today.
Yaşaması konusunda hiçbir umut yok
- There is no hope of his being alive.
Bir yetim olan babam on yaşında para kazanmaya başlamak zorunda kalmıştı.
- Being an orphan, my father had to start earning money at ten.
İnsanlar dürüst olan birine alışkın değildir.
- People are not used to someone being honest.
İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir.
- Language changes as human beings do.
İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.
- Human beings succeeded in flying into space.
Onlar Liverpool'lu idi.
- They were from Liverpool.
Anne ve babası gezisinin lehinde idi.
- His parents were in favor of his trip.
Belçika Fransa kadar büyük değildir.
- Belgium is not as large as France.
Belçika'da hangi dilleri konuşuyorlar?
- What languages do they speak in Belgium?
O takımı kimin oluşturduğunu biliyor musun?
- Do you know who brought that team into being?
Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.
- All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages.
İnsanlar bilinçli varlıklardır.
- Humans are conscious beings.
İnsan sosyal bir varlıktır.
- Man is a social being.
İnsanlar duyarlı yaratıklardır.
- Humans are sentient beings.
İnsanlar sosyal yaratıklardır.
- Human beings are social creatures.
your message has been send - mesajınız gönderildi - mesajınız gönderilmiştir.
İnsanoğlu Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır.
- Human beings were created in God's image.
İnsanlar bilinçli varlıklardır.
- Humans are conscious beings.
Hayvanlara saygı gösterelim çünkü onlar duyarlı varlıklardır.
- Let's respect the animals, because they are sentient beings.
Kaşı terden dolayı boncuk boncuk olmuştu.
- Her brow was beaded with perspiration.
Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu.
- His essay gave only a superficial analysis of the problem, so it was a real surprise to him when he got the highest grade in the class.
Güzel Sanatlar Sarayı nerede?
- Where is the Palace of Fine Arts?
Sanatçı olmak için bir güzel sanatlar okulunda okumak zorunda değilsiniz.
- You don't have to study at a school of fine arts to become an artist.
Bu eski resmi benim için onarabilecek bir ressam biliyor musun?
- Do you know an artist who can restore this old picture for me?
Leonardo da Vinci tarafından yapılmış yaklaşık 900 eskiz kalmıştır.
- There remain approximately 900 art sketches by Leonardo da Vinci.
Sihirbazlık, batıl itikadı paraya çevirme sanatıdır.
- Magic is the art of changing superstition into money.
John büyük bir sanatçı oldu.
- John grew up to be a great artist.
Büyük sanatçıların vatanı yoktur.
- Great artists have no country.
Babam sanatsallıktan uzaktır.
- My father is far from artistic.
Beyninizin sol tarafını çok kullanıyorsunuz. Daha sanatsal olabilmek için beyninizin sağ tarafını kullanmaya çalışın.
- You live in your left brain too much. Try to use your right brain to be more artistic.
Kesinlikle sanatsal becerilerim yok.
- I have absolutely no artistic skills.
Tom onun akşam yemeği için yaptığını beğendiğini söyledi fakat o sadece kibarlık yapıyordu.
- Tom said he liked what she had made for dinner, but he was only being polite.
Tom sadece yanında oturup Mary'ye zorbalık yapılmasını izleyemedi.
- Tom couldn't just sit by and watch Mary being bullied.
Mary and John, are you listening?.
Mary, where are you going?.
We are not coming.
They are here somewhere.
A physician was immediately sent for; but on the first moment of beholding the corpse, he declared that Elvira's recovery was beyond the power of art.
There is a debate as to whether graffiti is art or vandalism.
It had been six days since his departure, when I received a letter from him.
We liked to chat while we were eating.
François Mitterrand was president of France from 1981 to 1995.
He is gone.
The dog was drowned by the boy.
3 times 5 is fifteen.
Today is the second, so I guess next Tuesday must be the tenth.
I have been to Spain many times.
He was five-eight.
He looks twelve, but is actually thirteen, and will turn fourteen next week.
To be or not to be, that is the question.
It is in the eighties outside, and next week it is expected to be in the nineties! (Fahrenheit degrees).
Why is it so dark in here?.
besequined, befeathered, beclawed, bewebbed, betasseled.
from adjectives: bedim, bewet.
bedazzle, bestir, bewail.
Tis a hard matter therefore to confine them, being they are so various and many .
They were a fine group.
Were father a king, we would have war. (= If father were a king,...).
The small car boom is ending.
- Küçük araba artışı sona eriyor.
They have lost 10 games in a row since their winning streak ended.
- Onların galibiyet serileri bittiği için art arda 10 oyun kaybettiler.
The Great Depression triggered a great surge in crime.
- Büyük Buhran, suçta büyük bir artışa neden oldu.
Food prices have surged.
- Gıda fiyatları arttı.
The company's profits soared.
- Şirketin kazancı arttı.
Travel agencies' profits soared.
- Seyahat acentalarının gelirleri arttı.
The number of Japanese going overseas has been increasing year by year.
- Yurt dışına çıkan Japon sayısı yıldan yıla artmaktadır.
The number of students going abroad to study is increasing each year.
- Öğrenim yapmak için yurtdışına giden öğrenci sayısı her yıl artmaktadır.