Definition von beş im Türkisch Englisch wörterbuch
- {i} five
One, three, and five are odd numbers.
- Bir, üç ve beş tek sayılardır.
It is five years since we moved here.
- Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti.
- quin
There was a brass quintet playing in the lobby of the hotel.
- Otelin lobisinde çalan beş kişilik bir bando vardı.
- quint
There was a brass quintet playing in the lobby of the hotel.
- Otelin lobisinde çalan beş kişilik bir bando vardı.
- penta
How many vertices and faces does a pentagonal prism have?
- Bir beşgen prizmanın kaç köşesi ve yüzeyi vardır?
The pentagram is an important symbol in witchcraft.
- Beş köşeli yıldız büyücülükte önemli bir semboldür.
- cinque (French)
- {i} cinque
- fives
I'd like three twenties, six fives, and the rest in ones.
- Üç yirmilik, altı beşlik ve gerisini birlik istiyorum.
- pentad
- beş köşe
- pentagon
- beş misli
- five fold
- beş paralık
- picayune
- beş parasız
- shirtless
- beş beş
- 5-5
- beş taş
- five stone
- beş vakit
- five times
- beş vakit namaz
- the five daily prayers: Fajr prayer, Zuhr prayer, asr prayer, maghrib prayer, isya' prayer
- Beş kasım günü
- Guy Fawkes day
- Beş liman konfederasyonu
- cinque ports
- Beş parmak bir olmaz
- Men are not all alike
- beş aşamalı yarış
- pentathlon
- beş aşağı beş yukarı
- after some bargaining
- beş aşağı beş yukarı
- after some haggling, approximately
- beş benzer kâğıdın ardarda gelmesi
- quint
- beş benzer kâğıdın ardarda gelmesi
- sequence of five playing cards of the same suit
- beş değerli
- quinquivalent
- beş değerli
- pentavalent
- beş dilimli yapı süsü
- cinquefoil
- beş dolar
- fiver
- beş dolarlık banknot
- fin
- beş duyu
- the five senses
- beş düşman uçağı düşüren pilot
- ace
- beş günde bir yükselen ateş
- quintan
- beş heceli mısra
- pentameter
- beş kardeş the hand
- with the five fingers (used in a slap)
- beş kat
- five fold
- beş katı
- quintuplicate
- beş katına çıkarmak
- quintuple
- beş kişilik heyet
- (Hukuk) a five man delegation
- beş kuruş
- sou
- beş kuruş etmez
- not worth a penny
- beş kuruşluk
- picayunish
- beş kuruşsuz olmak
- be down on one's uppers
- beş köşeli yıldız
- pentacle
- beş metrelik uzunluk
- pole
- beş metrelik uzunluk ölçüsü
- perch
- beş misli artırmak
- quintuplicate
- beş mısralık esprili şiir
- limerick
- beş nokta aralığı
- quint
- beş noktanın düzeni
- quincunx
- beş numara
- queer, fairy, queen, fag
- beş on
- a few
- beş on kuruş çıkarmak
- to earn a little money
- beş para
- rap
- beş para
- etmez worthless
- beş para almamak
- not to get a penny
- beş para etmemek
- not to worth a shit
- beş para etmez
- worthless, good for nothing, useless, putrid, pathetic, no earthly use
- beş para etmez
- not worth a doit
- beş para etmez adam
- trash
- beş para etmez kimse
- scapegrace
- beş para etmez tip
- rip
- beş paralık
- two bit
- beş paralık
- worth a penny
- beş paralık
- useless; spoilt, ruined
- beş paralık etmek
- to expose (another's) shameful secrets
- beş paralık olmak
- to have one's shameful secrets revealed
- beş paralık şey
- picayune
- beş parasız
- penniless
For one thing, I'm penniless; for another, I don't have the time.
- Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok.
His failure in business left him penniless.
- İşteki başarısızlığı onu beş parasız bıraktı.
- beş parasız
- stony broke
- beş parasız
- penniless, broke, skint; poor
- beş parasız
- badly off
Some people are well off and others are badly off.
- Bazı insanlar varlıklı ve diğerleri beş parasız.
They were badly off at that time.
- Onlar o zaman beş parasızdı.
- beş parasız
- flat broke
- beş parasız
- bad off
- beş parasız
- stone-broke
- beş parasız kalmak
- go broke
- beş parasız olmak
- to be stone broke
- beş parasız olmaz
- not to have a bean
- beş parmak bir değil
- (Atasözü) People are not all alike
- beş parçalı
- quinate
- beş pound
- fiver
- beş pound için bozuk para verir misiniz
- Can you give me change for five pounds
- beş puntoluk harf
- pearl
- beş rakamlı
- quinary
- beş saate kadar
- by five o'clock
- beş sent
- nickel
- beş taş oyunu
- jacks
- beş vakit namaz Islam
- the complete set of daily prayers
- beş yapraklı diş otu
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: turpgiller,salibiye) coral root bittercress, coralroot, coralwort
- beş yaprakçıklı
- quinate
- beş yaşında
- five year old
- beş yaşında bir çocuk için boyama kitabı arıyorum
- I would like to have a picture book for a five year old child
- beş yaşında bir çocuk için uygun bir oyuncağınız var mı
- Do you think this is suitable for a five year old child
- beş yüzlü
- pentahedral
- beş yüzlü şekil
- pentahedron
- beş yıl süren
- quinquennial
- beş yılda bir
- quinquennially
- beş yılda bir olan
- quinquennial
- beş yıldız
- queer, fairy, queen, fag
- beş yıllık
- quinquennially
- beş yıllık dönem
- lustrum
- beş yıllık süre
- lustral
- beş çalgılı parça
- quintette
- beş çalgılı parça
- quintet
- beş şilin
- dollar
- beş şilin
- crown
- kırk beş
- forty five
- otuz beş
- thirty five
Dan served thirty five years in that prison.
- Dan o hapishanede otuz beş yıl görev yaptı.
- beş sent
- jitney
- on beş geçe
- quarter past
- on beş geçe
- fifteen past
- yirmi beş
- Twenty-five
Because she is twenty-five years old, she gets married.
- Yirmi beş yaşında olduğu için evlendi.
I did twenty-five projects in just one month.
- Sadece bir ay içinde yirmi beş proje yaptım.
- üç beş
- three to five
- Amerika kanada sınırındaki beş göl
- Great Lakes
- Tevrat'ın ilk beş kitabı
- Pentateuch
- basamak beş
- (Bilgisayar) digit five
- batında after one gestation: Bir batında beş çocuk doğurdu
- She gave birth to quintuplets
- binde beş
- five per mil
- bire beş var
- It is five minutes to one
- bire beş vermek
- to yield five times the seed, yield fivefold
- ciğeri beş
- para etmez despicable
- ciğeri beş para etmez
- a) base, dishonourable, crumb b) a bad egg
- ciğeri beş para etmez tip
- worthless person
- ciğeri beş para etmez tip
- rotter
- ciğeri beş para etmez tip
- scallawag
- ciğeri beş para etmez tip
- scalawag
- iki veya beş kişiyle oynanan top oyunu
- fives
- on/beş
- para etmez utterly worthless
- var yok approximately, about, close to: Ali beş yaşında var yok
- I'd say Ali's close to five years old
- yürüyerek beş dakika tutar
- It's about a five minute walk
- üç aşağı beş yukarı
- roughly, approximately
- üç aşağı beş yukarı
- approximately
It's better to be approximately right than completely wrong.
- Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.
- üç aşağı beş yukarı anlaşmak
- (for a buyer and a seller) to agree on a price (after bargaining)
- üç aşağı beş yukarı dolaşmak
- to pace or wander back and forth, pace or wander up and down. Ü
- üç beş three or four
- a few
- İslam'ın şartı beş, altıncısı insaf demişler
- (Atasözü) Tempering justice with mercy is so important in Islam that it deserves to be made the sixth pillar of the Islamic faith
- şeşi beş görmek
- to be completely mistaken
- şeşi beş görmek
- to get confused