beğeni

listen to the pronunciation of beğeni
Türkisch - Englisch
liking

She has a great liking for rich foods. - Onun zengin gıdalar için büyük bir beğenisi vardır.

fancy
admiration
applause
regard

His plans were regarded with some disfavor. - Onun planları bazı beğenilmemelere rağmen kabul edildi.

like

I like the way Mary looks. - Mary'nin görünme şeklini beğeniyorum.

The room looks different, now I like it more. - Oda farklı görünüyor, şimdi daha çok beğeniyorum.

good taste; discrimination
taste

Do you like the taste of lemons? - Limonun tadını beğeniyor musun?

I like the taste of lemon water. - Limonlu suyun tadını beğeniyorum.

good taste
taste, liking
eclat
inclination
acclaim

The mayor's speech was received with much acclaim. - Belediye başkanının konuşması çok beğeni ile karşılandı.

discrimination
plaudit
{i} credit
beğeni dolu
admiring
Türkisch - Türkisch
Güzel veya çirkin yargısını verdiren duygu, zevk: "Çoğu kadınların beğenisi kendi kişisel alanlarının dışına pek taşmaz."- H. Taner
Güzeli çirkinden ayırma yetisi, zevk, gusto: "Kendine özgü bir beğenisi var bu konuda."- N. Cumalı
Güzeli çirkinden ayırma yetisi, zevk, gusto
Güzel veya çirkin yargısını verdiren duygu, zevk
Hoşa giden, beğenilen
zevk
gusto
beğeni
Favoriten