Çocuğun kolunun altında bir beyzbol sopası var.
- The boy has a bat under his arm.
Tom sopa vurmaya hazır.
- Tom is the on-deck batter.
Şu anda, o, en iyi vuruşçumuz.
- Currently, he's our best batter.
Onun yüksek bir topa vuruş averajı vardır.
- He has a high batting average.
Yarasasız çan kulesi olamaz.
- How can you have a belfry without bats?
Bir yarasa gökyüzünde bir kelebek gibi uçuyor.
- A bat flying in the sky looks like a butterfly.
Tom sopa vurmaya hazır.
- Tom is the on-deck batter.
Savaş hızla şiddetli ve kanlı oldu.
- The battle quickly became fierce and bloody.
O, bilardo sopası ile topa vurdu.
- He hit the ball with the bat.
Oyuncu raketi topa salladı.
- The player swung the bat at a ball.
Bazı sporcular bir egzersiz veya yarıştan sonra bir buz banyosu almanın vücutlarının daha çabuk iyileşmesine izin verdiğine inanmaktadırlar.
- Some athletes believe that taking an ice bath after a workout or a race allows their body to recover more quickly.
Birçok en iyi sporcular egzersizlerden sonra buz banyosu yaparlar.
- Many top athletes take ice baths after workouts.
Sami tahta bir sopa ile Leyla'yı dövdü.
- Sami beat Layla with a wooden bat.
They abandoned the sinking ship.
- Onlar batan gemiyi terk ettiler.
It's just like rats leaving a sinking ship.
- Tıpkı batan bir gemiyi terkeden fareler gibi.
As time went on, our hopes sank.
- Zaman geçtikçe, umutlarımız battı.
A cargo vessel, bound for Athens, sank in the Mediterranean without a trace.
- Atina'ya giden bir yük gemisi, bir iz bırakmadan Akdeniz'de battı.
The sun is starting to go down.
- Güneş batmaya başlıyor.
I'm a jinx. If I sold candles, the sun wouldn't go down.
- Ben bir uğursuz kimseyim. Eğer mumları satarsam güneş batmaz.
Tom certainly sunk a lot of money into his business.
- Tom kesinlikle işinde çok para batırdı.
The boat sunk and everyone died.
- Tekne battı ve herkes öldü.
The sun just went down.
- Güneş biraz önce battı.
The sun went down, so they quit working.
- Güneş battı, bu yüzden çalışmayı bıraktılar.
A great treasure was discovered in a sunken ship.
- Batık bir gemide büyük bir hazine keşfedildi.
We saw the sun sink below the horizon.
- Biz ufkun altında güneşin batışını gördük.
If you find yourself in quicksand you'll sink more slowly if you don't move.
- Kendinizi kayan kumda bulduğunuzda, hareket etmezseniz daha yavaş batarsınız.