Simplicity is key here.
- Basitlik burada anahtardır.
In simplicity there is freedom.
- Basitlikte özgürlük vardır.
We are apt to fall into the error of thinking that the facts are simple because simplicity is the goal of our quest.
- Bizler gerçeklerin basit olduğunu düşünme hatasına düşmeye meyilliyiz çünkü basitlik, görevimizin amacı.
Any universe simple enough to be understood is too simple to produce a mind able to understand it.
- Anlaşılması yeterince basit bir evren onu anlayabilecek bir aklı üretemeyecek kadar çok basittir.
The accident arose from a simple mistake.
- Kaza basit bir hatadan ortaya çıktı.
This easy chair is quite comfortable.
- Bu basit sandalye oldukça rahattır.
You always take things too easy.
- Şeyleri her zaman çok basite alıyorsun.
Mike made a crude table out of logs.
- Mike kütüklerden basit bir masa yaptı.
Tom said something crude about the way Mary was dressed.
- Tom Mary'nin giyinme tarzı hakkında basit bir şey söyledi.
The rooms in this hotel are pretty basic.
- Bu otelin odaları oldukça basit.
It's basically quite simple.
- Bu aslında oldukça basit.
Digital cameras aren't as good as rudimentary cameras.
- Dijital fotoğraf makineleri basit kameralar kadar iyi değildir.
Fadil got away with murder. Plain and simple.
- Fadıl cinayetten ceza almadı. Sade ve basit.
Mary wore a plain white dress.
- Mary basit bir beyaz elbise giydi.
It's simpler and more reliable.
- Bu daha basit ve daha güvenilir.
That makes everything simpler.
- Bu her şeyi daha basit yapar.
Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
- Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
That's a pretty straightforward question.
- Bu oldukça basit bir soru.
Now that was a simplistic answer.
- Şimdi bu basit bir cevaptı.