Aslında kendi başıma olmayı tercih ederim.
- I basically prefer being by myself.
Tom aslında Mary'nin yaptığı aynı şeyi yapar.
- Tom does basically the same thing as Mary does.
Temelde ben dürüst bir insanım.
- Basically, I am a honest person.
Ben temelde hiç kimseyim.
- I'm basically a nobody.
Temel olarak gelme nedenim bu.
- That's basically why I came.
Temel olarak, aynı şeydir.
- Basically, it is the same thing.
Matematik bütün bilimler için esas niteliği taşır.
- Mathematics is basic to all sciences.
Fizik esas doğa bilimidir.
- Physics is the basic physical science.
Bir köpek bakmanın temel kuralları nelerdir?
- What are the basic rules for keeping a dog?
Bu kurs İlkyardımda temel becerileri öğretir.
- This course teaches basic skills in First Aid.
Dan temel anatomi derslerine bile girmedi.
- Dan didn't even take basic anatomy classes.
Bu aslında oldukça basit.
- It's basically quite simple.
Bu otelin odaları oldukça basit.
- The rooms in this hotel are pretty basic.
They've added some fancy features, but it's basically still a car.
Many programs were written for the Sinclair Spectrum computer in BASIC.
Arithmetic is a basic for the study of mathematics.
Rice is a basic for many Asian villagers.
... So basically, her doctor said, well, do what you can to take ...
... He's the lawyer who basically can't read ...