Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

barınmak

listen to the pronunciation of barınmak
Türkisch - Englisch
shelter
to get along together
to take shelter (in)
harbour [Brit.]
harbor
to live (in)
to survive (in)
get along together
take shelter
house
{f} harbour
barın
housing
barınma
shelter

Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness. - Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.

Türkisch - Türkisch
Yerleşmek, yaşamak için uygun şartlar bularak oturmak
Yerleşmek, yaşamak için uygun şartlar bularak oturmak: "Dosdoğru teyzemin evine gidecektim, iyi kötü barınacak bir yer..."- P. Safa. Çevresiyle uyumlu, dirlik içinde yaşamak: "Girip çıktığı mesleklerin hiçbirinde üç dört, hadi bilemediniz, altı aydan fazla barınamadı."- H. Taner
Doğa etkilerinden korunmak için kapalı bir yere sığınmak
Bir yerde yatarak geceyi geçirmek
Çevresiyle uyumlu, dirlik içinde yaşamak
Soyut kavram bir yerde etkili olmak, gelişecek ortamı bulmak
(Osmanlı Dönemi) TAHAFFUZ
Barınma
tahaffuz
barın
Moğol devrinde Orta Asya'da büyük beyliklerden biri
barınma
Barınmak işi
barınma
Barınmak işi: "Fırtınalı havalarda gemilerin barınmasına pek elverişlidir."- S. Birsel
barınmak
Favoriten