Every time I look at this picture, I think of my father.
- Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.
Look at this Japanese car.
- Bu Japon arabasına bak.
Look in the phone book.
- Telefon rehberine bakın.
Look in the mirror, pal.
- Aynaya bir bak dostum.
I'll look after the children while you go shopping.
- Sen alışverişe giderken ben çocuklara bakarım.
Would you please look after my dog tomorrow?
- Yarın köpeğime bakar mısın lütfen?
Many nights did he spend, looking up at the stars.
- O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.
He looked at me and smiled.
- O bana baktı ve gülümsedi.
She has an absent look on her face.
- Yüzünde dalgın bir bakışı vardı.
I'll never be able to look him in the face again.
- Ben ona yüzüne karşı tekrar bakamayacağım.
Let me have a look at your video camera.
- Video kamerana bir bakayım.