bakımlı

listen to the pronunciation of bakımlı
Türkisch - Englisch
well cared for, well kept
well-cared for, well-kept
well kept; snug
well groomed
sleek
spruce
{s} well kept
soigne
{s} snug
bakım
maintenance

Tatoeba.org is offline for maintenance. - Tatoeba.org bakımdan dolayı çevrimdışıdır.

Our website is offline for scheduled maintenance. - Web sayfamız zamanlanmış bakım nedeniyle çevrimdışıdır.

bakım
overhaul
bakım
care

Taking care of the baby is my job. - Bebeğin bakımı benim görevim.

The hospital restricts the number of visitors who can enter the intensive care unit. - Hastane yoğun bakım ünitesine girebilen ziyaretçi sayısını kısıtlıyor.

bakım
aspect
bakım
respect

In this respect, you're right. - Bu bakımdan haklısın.

In that respect, my opinion differs from yours. - O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.

bakım
regard
bakım
{i} custody
bakım
support
bakım
{i} nurture
bakım
cure
bakım
sicily
bakım
treatment
bakım
oversight
bakım
viewpoint
bakım
servicing
bakım
trust
bakım
point of view
bakım
charge
bakım
greenkeeping
bakım
attention

Tom will have to get medical attention. - Tom tıbbi bakım almak zorunda kalacak.

Tom needs to get medical attention. - Tom'un tıbbi bakım alması gerekiyor.

bakım
{i} way

Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth. - Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.

Your opinions are right in a way. - Sizin fikirleriniz bir bakıma doğru.

bakım
{i} keep

TV is harmful in that it keeps your mind in a passive state. - TV aklınızı pasif durumda tutması bakımından zararlıdır.

bakım
maintenance; care, attention; viewpoint, point of view, respect, way
bakım
attention; maintenance
bakım
viewpoint, point of view
bakım
of nursing
bakım
keeping
bakım
handling
bakım
glance, look
bakım
nursing

Tom was put in a nursing home. - Tom bir bakımevine kondu.

bakım
nurse

The blind nurse devoted herself to caring for the elderly. - Kör hemşire kendini yaşlıların bakımı için adadı.

bakım
of care

Babies need a lot of care. - Bebeklerin bakıma çok ihtiyacı vardır.

bakım
care, attention, upkeep
bakım
service

The car needs a service. - Arabanın bakıma ihtiyacı var.

I took my car to have it serviced today. - Bugün arabamı bakım yaptırmaya götürdüm.

bakım
(Hukuk) maintanence
bakım
upkeep
bakım
attendance
bakım
point of view; care
bakım
nurseling
bakım
{i} nursling
bakım
standpoint

He is inclined to look at everything from the standpoint of its practicality and is neither stingy nor extravagant. - O her şeye pratikliği bakımından bakma eğilimindedir ve ne pinti ne de savurgandır.

bakım
aftercare
kolay bakımlı
(Tekstil) easy-care
şık ve bakımlı
presentable
Türkisch - Türkisch
İyi bakılmış, üzerinde iyi çalışılmış: "Avludan atlar geçmeye başladı
İyi bakılmış, üzerinde iyi çalışılmış
Hepsi besili ve bakımlı idi."- T. Buğra
bakım
Bir şeyin iyi gelişmesi, iyi bir durumda kalması için verilen emek veya emek verme biçimi
bakımlı
Favoriten