Evimin arkasında bir kilise var.
- There is a church at the back of my house.
O, alanı elininin arkası gibi bilir.
- He knows the area like the back of his hand.
Tom sandalyenin arkasına dayanıyordu.
- Tom was leaning on the back of the chair.
Sıranın arkasına gitti.
- She went to the back of the line.