Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
Nobody else got hurt.
- Başka hiç kimse yaralanmadı.
Is this a different word or just another form of the same word?
- Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?
Did Jesus walk over water and then turn it into wine? No, that's a different story!
- İsa su üzerinde mi yürüdü ve onu şaraba mı dönüştürdü? Hayır bu başka bir konu!
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
- On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
It is difficult to translate a poem into another language.
- Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
By other's faults wise men correct their own.
- Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.
Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
- Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
Now that I am a teacher, I think otherwise.
- Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.
Tom sat alone in the otherwise empty room.
- Tom başka boş odada tek başına oturdu.
Did Mary have any other children besides Jesus?
- Mary'nin İsa dışında başka çocukları var mı?
I don't have any other hobbies besides football.
- Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.
It's none other than Tom!
- O, Tom'dan başkası değil.
Tom doesn't know anything about Mary, other than her name.
- Tom, onun adından başka Mary hakkında bir şey bilmiyor.
We had no choice but to leave the matter to him.
- Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
I don't want any more surprises.
- Başka sürprizler istemiyorum.
To be happy and not ask any more questions would be best.
- Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur.
Cows are more useful than any other animal in this country.
- İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
Tom reads more books than anyone else I know.
- Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.
What else did you find in Tom's apartment?
- Tom'un dairesinde başka ne buldun?
This apartment is bigger than any other one in the building.
- Bu daire, binadaki herhangi başka birinden daha büyüktür.
What else could I have done?
- Başka ne yapabilirdim?
Tom didn't know what else to do.
- Tom başka ne yapacağını bilmiyordu.
We had no alternative but to fight.
- Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.
They had no alternative but to retreat.
- Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.
Do you have anything further to say?
- Söyleyecek başka bir şeyin var mı?
Any further comment is redundant.
- Daha başka yorum lüzumsuzdur.
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
Nothing could be done, except wait.
- Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.
The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
- Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
Save your long-winded explanations for someone else.
- Kabak tadı veren açıklamalarını başka biri için sakla.
Nothing but peace can save the world.
- Barıştan başka hiçbir şey dünyayı kurtaramaz.