Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
Nobody else got hurt.
- Başka hiç kimse yaralanmadı.
Tom isn't very different from anybody else.
- Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.
Am I that much different from everyone else?
- Ben başka herkesten o kadar farklı mıyım?
Say it in another way.
- Onu başka bir şekilde söyle.
Show me another camera.
- Bana başka bir kamera göster.
By other's faults wise men correct their own.
- Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.
I had no other choice.
- Başka seçeneğim yoktu.
Now that I am a teacher, I think otherwise.
- Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.
I tried to convince Tom otherwise.
- Tom'u başka türlü ikna etmeye çalıştım.
Was there anybody else besides Tom?
- Tom'dan başka orada kimse var mıydı?
There was no one there besides me.
- Orada benden başka kimse yoktu.
Tom doesn't know anything about Mary, other than her name.
- Tom, onun adından başka Mary hakkında bir şey bilmiyor.
The little girl never smiles at anyone other than Emily.
- Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.
There was nothing but an old chair in the room.
- Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
I don't want any more surprises.
- Başka sürprizler istemiyorum.
Unless you have any more questions, I'd like to go now.
- Başka sorunuz yoksa, şimdi gitmek istiyorum.
Tom reads more books than anyone else I know.
- Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.
Good health is more valuable than anything else.
- İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
This apartment is bigger than any other one in the building.
- Bu daire, binadaki herhangi başka birinden daha büyüktür.
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
What else could I have done?
- Başka ne yapabilirdim?
Tom didn't know what else to do.
- Tom başka ne yapacağını bilmiyordu.
Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer.
- Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.
We have no alternative but to work.
- Çalışmaktan başka alternatifimiz yok.
Any further comment is redundant.
- Daha başka yorum lüzumsuzdur.
Do you have any further questions to ask?
- Soracak başka sorunuz var mı?
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
We had no choice except to put up with it.
- Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.
The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
- Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
Save your long-winded explanations for someone else.
- Kabak tadı veren açıklamalarını başka biri için sakla.
Nothing but a miracle can save her now.
- Artık onu bir mucizeden başka hiçbir şey kurtaramaz.