I tried to persuade Sam to give up his plan, only to fail.
- Sam'i sadece başarısız olacak planından vazgeçmesi için ikna etmeye çalıştım,
He failed in the examination for lack of preparation.
- Hazırlık eksikliğinden sınavda başarısız oldu.
They blamed him for failing to improve the economy.
- Onlar ekonomiyi düzeltmede başarısız olduğu için onu suçladılar.
I am failing at cooking.
- Ben yemek yapmakta başarısız oluyorum.
It serves you right that you failed your exam. You didn't study for it at all.
- Sınavda başarısız olarak hakettiğin cezayı gördün,sınava hiç çalışmadın.
Many students have failed the test.
- Birçok öğrenci testte başarısız oldu.