It goes without saying that honesty is the key to success.
- Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer
His escape attempt was successful.
- Kaçış denemesi başarılıydı.
They awarded her a gold metal for her achievement.
- Başarısı için onu altın madalyayla ödüllendirdiler.
This building is the architect's crowning achievement.
- Bu bina mimarın en yüksek başarısıdır.
This is no trivial accomplishment.
- Bu önemsiz bir başarı değil.
That was our biggest accomplishment.
- O bizim en büyük başarımız.
The player performed a wonderful feat.
- Oyuncu, harika bir başarı gerçekleştirdi.
That's not an easy feat.
- Bu kolay bir başarı değil.
I hope you will succeed in winning the prize.
- Umarım ödülü kazanmayı başarırsınız.
You win some, you lose some.
- Her zaman başarılı olamazsın.
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
We came very close to succeeding.
- Biz başarıya yaklaştık.
I have serious doubts about their plan succeeding.
- Onun planının başarısı hakkında ciddi şüphelerim var.
This deed became one of the most emblematic milestones of the Revolution.
- Bu başarı, devrimin en simgesel kilometre taşlarından biri oldu.
He failed in his business in spite of his efforts.
- O, çabalarına rağmen işinde başarısız oldu.
He failed due to lack of effort.
- O, çaba eksikliği nedeniyle başarısız oldu.
The show was a success.
- Gösteri bir başarıydı.
She wanted to show off her cleverness during class, but she failed.
- O ders sırasında akıllılığını göstermek istedi ama o başarısız oldu.
The new movie was a big hit.
- Yeni film büyük bir başarıydı.
Everybody expected the musical to be a great hit, but it was far from being a success.
- Herkes müzikalin büyük bir hit olmasını bekliyordu fakat o başarılı olmaktan çok uzaktı.