başarılamayan

listen to the pronunciation of başarılamayan
Türkisch - Englisch
unachievable
That cannot be achieved (or only with great difficulty)
{s} cannot be obtained, unattainable
impossible to achieve; "an unattainable goal"
impossible to achieve; "an unattainable goal
başar
{f} fare

In college, I fared ill with physics and well with chemistry. - Üniversitede fizik dersini başaramadım ama kimyayı başardım.

başar
{f} accomplished

We've accomplished everything we set out to do. - Yapmaya kalkıştığımız her şeyi başardık.

I am proud of having accomplished such a task. - Ben böyle bir görevi başarmanın gururunu duyuyorum.

başar
succeed in

He'll succeed in time. - O zamanla başarılı olacak.

It is everyone's wish to succeed in life. - Hayatta herkesin isteği başarılı olmaktır.

başar
{f} thriving
başar
throve
başar
{f} succeeding

Peter overcame a lot of difficulties before succeeding as a doctor. - Peter doktor olmayı başarmadan önce birçok zorluğun üstesinden geldi.

He has no chance of succeeding. - Onun başarma şansı yok.

başar
brought off
başar
{f} achieving
başar
thrive
başar
{f} thrived
başar
succeed

If it were not for her help, I would not succeed. - Onun yardımı olmasa, başaramam.

I hope that he will succeed. - Onun başaracağını umuyorum.

başar
{f} thriven
başar
contrive
başar
{f} contrived
başar
accomplish

If you had helped me, I could have accomplished the work. - Bana yardımcı olsaydın, işi başarabilirdim.

Even if it takes me ten years, I am determined to accomplish the job. - On yılımı alsa bile, işi başarmaya kararlıyım.

başar
bringoff
başar
broughtoff
başar
effectuate
başarılamayan
Favoriten