başa çık

listen to the pronunciation of başa çık
Türkisch - Englisch
cope

She is unable to cope with stress. - O, gerilimle başa çıkamıyor.

She will cope with all the work. - O bütün işle başa çıkacak.

coping

Tom is having trouble coping with the fact that his son committed suicide. - Tom oğlunun intihar etmesi gerçeğiyle başa çıkmada sorun yaşıyor.

Tom's barely coping with his workload at the moment. - Tom şu anda zar zor iş yükü ile başa çıkmaya çalışıyor.

başa çık
Favoriten