You should cut off your connections with that group.
- O grupla bağlantıları kesmelisin.
With your connections, you should be able to find a job for Tom.
- Bağlantıların ile, Tom için bir iş bulabilmelisin.
The two nations have strong trade ties.
- İki ulusun güçlü ticaret bağlantısı var.
Scientists have learned that, throughout Earth's history, temperature and CO2 levels in the air are closely tied.
- Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.
A chain is made up of many links.
- Bir zincir birçok bağlantıdan oluşur.
Would you like to exchange links?
- Bağlantıları değiştirmek ister misin?
I think it's time for me to contact her.
- Sanırım onunla bağlantı kurmamın zamanıdır.
How did you make contact?
- Nasıl bağlantı kurdun?
I can't get in touch with him yet.
- Onunla henüz bağlantı kuramıyorum.
I want to get in touch with him.
- Onunla bağlantı kurmak istiyorum.
Do any of you have anything to say in connection with this?
- Sizden birinin bununla bağlantılı olarak söyleyecek bir şeyi var mı?
I feel like we're connecting.
- Bağlantı kurduğumuzu hissediyorum.
I've got a connecting flight.
- Bağlantılı bir uçuşum var.