Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.
- Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.
He has no connection with this affair.
- Onun bu işle ile hiçbir bağlantısı yoktur.
The events were closely linked.
- Olaylar yakından bağlantılı idi.
It is a prevalent belief, according to a nationwide poll in the United States, that Muslims are linked with terrorism.
- ABD'de ülke çapındaki bir ankete göre Müslümanların terörle bağlantılı olduğu yaygın bir inançtır.
The two friends have formed a deep bond of friendship.
- İki arkadaş derin bir arkadaşlık bağı oluşturdular.
Which is longer, a single bond or a double bond?
- Hangisi daha uzun? Bir tek bağ mı yoksa bir çift bağ mı?
He demanded that the savage dog be kept tied up.
- O, vahşi köpeğin bağlı tutulmasını istedi.
They tied the thief to the tree.
- Onlar hırsızı ağaca bağladılar.
Your daughter is a drug addict.
- Kızınız bir uyuşturucu bağımlısı.
Mary felt guilty about yelling at her daughter.
- Mary onun kızına bağırmakla ilgili kendini suçlu hissetti.
He bound the package with a string.
- O paketi bir iple bağladı.
Mother tied up three pencils with a piece of string.
- Anne, bir parça iple üç kurşun kalemi bağladı.
Check all the loose knots and fasten them tight.
- Tüm gevşek düğümleri kontrol edin ve onları sıkı bağlayın.
Tom knotted the rope securely.
- Tom ipi güvenli bir biçimde bağladı.
He connected the cord to the machine.
- O, kordonu makineye bağladı.
A developing embryo connects to the placenta via the umbilical cord.
- Gelişmekte olan bir embriyo, göbek kordonu yoluyla plasentaya bağlanır.
The prisoner is in chains.
- Tutsak zincirle bağlıydı.
A chain is made up of many links.
- Bir zincir birçok bağlantıdan oluşur.
Mary laced up her boots.
- Mary çizmelerini bağladı.
Tom tied his shoe laces.
- Tom ayakkabı bağlarını bağladı.
Even though we were supposed to meet at 10, I've had no contact with them. I wonder if they've had an accident.
- Saat onda buluşmamız gerekiyorken, onlarla bağlantı kuramadım. Onların kaza geçirip geçirmediğini merak ediyorum.
I think it's time for me to contact her.
- Sanırım onunla bağlantı kurmamın zamanıdır.
Everything is interconnected.
- Her şey birbirine bağlıdır.
Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.
- Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.
Even though we were supposed to meet at 10, I've had no contact with them. I wonder if they've had an accident.
- Saat onda buluşmamız gerekiyorken, onlarla bağlantı kuramadım. Onların kaza geçirip geçirmediğini merak ediyorum.
Have you ever thought about donating your organs after you die?
- Öldükten sonra hiç organlarınızı bağışlamayı düşündünüz mü?
I like being independent.
- Bağımsız olmayı severim.
What did the experimental set-up look like? What was connected to what and how?
- Deneysel kurulum neye benziyordu? Ne neye ve nasıl bağlıydı?
Sami used a ligature to strangle Layla.
- Sami, Leyla'yı boğmak için bir bağlama ipi kullandı.
He tore his ligament.
- O, bağ dokusunu yırttı.
Tendons and ligaments are more fragile than you might think.
- Tendonlar ve bağlar düşündüğünüzden daha kırılgandır.
Push buttons are a practical fastener for children's clothes.
- İtmeli düğmeler, çocuk kıyafetleri için pratik bir bağlayıcıdır.
Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.
- En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır.
It's not legally binding.
- O yasal olarak bağlayıcı değil.
A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
- Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
Your success depends upon whether you work hard or not.
- Sizin başarınız, sıkı çalışıp çalışmamanıza bağlıdır.
Whether you pick the Lions or Tigers to win, the result will be a toss-up because both teams are equally strong.
- Kazanmak için ister Lions'ları ister Tiger'ları seç, sonucu şansa bağlıdır. Çünkü her iki takım eşit olarak güçlüdür.
For a while, I was really addicted to cola and drank it every day.
- Bir süredir kola bağımlısı oldum ve onu her gün içtim.
He tied his dog up to the tree while he went into the store.
- O dükkana giderken köpeğini ağaca bağladı
Tom tied his horse to the hitching post.
- Tom atını bağlama direğine bağladı.
The horse began to protest as soon as it was hitched to the cart.
- At arabaya bağlanır bağlanmaz protesto etmeye başladı.
Fasten your seat belt.
- Emniyet kemerini bağla.
Please fasten your seat belt.
- Lütfen emniyet kemerinizi bağlayın.
Thank you for the link.
- Bağlantı için teşekkürler.
On Children's Day, more than 50 bicycles were donated.
- Çocuklar Günü'nde 50'den fazla bisiklet bağışlandı.