I should've tried to stop it.
- Onu bırakmayı denemeliydim.
We've been talking about this for hours. Can we just drop it?
- Bunun hakkında saatlerdir konuşuyoruz. Bırakabilir miyiz?
Unfortunately, I had to drop out of college because I couldn't afford the tuition.
- Maalesef okul ücretini göze alamadığım için üniversiteyi bırakmak zorunda kaldım.
Tom had to drop out from college because he couldn't afford tuition.
- Tom okul ücretini ödeyemediği için üniversiteyi bırakmak zorunda kaldı.
Tom dropped Mary off in front of John's.
- Tom, Mary'yi John'un evinin önünde bıraktı.
Tom dropped out of the tournament.
- Tom turnuvayı bıraktı.
We're releasing all the sentences we collect under the Creative Commons Attribution license.
- Topladığımız tüm cümleleri Creative Commons Attribution lisansı altında serbest bırakıyoruz.
I'm releasing the prisoners.
- Tutukluları serbest bırakıyorum.
I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
- Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.
I've quit using French with you.
- Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım.
He can't run his own family, let alone a nation!
- Bırak bir ulusu, o kendi ailesini idare edemez.
I was too exhausted to think, let alone study.
- Bırak ders çalışmayı, düşünmek için bile bitik durumdaydım.
Tom forgot where he left his umbrella.
- Tom şemsiyesini nereye bıraktığı unuttu.
After the interruption I went back to my reading but forgot where I'd left off.
- Kesintiden sonra tekrar okumaya döndüm ama nerede bıraktığımı unuttum.
We've been talking about this for hours. Can we just drop it?
- Bunun hakkında saatlerdir konuşuyoruz. Bırakabilir miyiz?
Let go of my arm! I can't stand people touching me.
- Kolumu bırak! İnsanların bana dokunmasına katlanamıyorum.
Please let go of my arm. You're hurting me.
- Lütfen kolumu bırak. Beni incitiyorsun.