bıkmış

listen to the pronunciation of bıkmış
Türkisch - Englisch
sick of

Tom was sick of them all. - Tom onların hepsinden bıkmıştı.

You must be sick of doing this. - Bunu yapmaktan bıkmış olmalısın.

fed up with

Many are fed up with their present careers. - Çoğu şu anki kariyerinden bıkmış.

Peter was fed up with childish girls. - Peter çocuksu kızlardan bıkmıştı.

weary
out of conceit with
weary of
tired of

Tom got tired of waiting for Mary, so he went into the museum without her. - Tom, Mary'yi beklemekten bıkmış, o olmadan müzeye gitmişti.

The maid was totally tired of her household routine. - Hizmetçi ev rutininden tamamen bıkmıştı.

{s} done
bıkmış olarak
disgustedly
bıkmış usanmış
browned off
herşeyden bıkmış
blase
yaşamaktan bıkmış
world weary
bıkmış
Favoriten