Definition von bölge im Türkisch Englisch wörterbuch
- region
Agriculture is developed in the most fertile lands of the region.
- Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
- area
This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
- Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
She stayed in that area for a short while.
- O, kısa bir süre o bölgede kaldı.
- district
The district is short of water.
- Bölge su sıkıntısı içinde.
The natives were not allowed to enter the district.
- Yerlilerin bölgeye girmesine izin verilmiyor.
- zone
After flying above the safe zone, the airplane went into unidentified air space.
- Güvenli bölgenin üzerinde uçtuktan sonra, uçak belirlenemeyen bir hava sahasına girdi.
Plans for a new trade zone are still on the drawing board.
- Yeni bir ticaret bölgesi için planlar henüz çalışma aşamasında.
- territory
That island is American territory.
- O ada Amerikan bölgesidir.
Angola was once a Portuguese territory.
- Angola bir zamanlar bir Portekiz bölgesiydi.
- region , zone
- quarter
Tom has a very bad reputation in certain quarters.
- Tom bazı bölgelerde çok kötü bir üne sahip.
- sector
- district, region, zone, area, belt, latitudes
- state
Staten Island is one of the five boroughs of New York.
- Staten Island, New York'un beş bölgesinden biridir.
Bayous are common in Gulf Coast areas of the southern United States of America.
- Bayoular Amerika Birleşik Devletleri'nin güneyindeki körfez kıyısı bölgelerinde yaygındırlar.
- (Kısaltma) terr
February 7th is Northern Territories Day in Japan.
- 7 Şubat Japonya'da Kuzey Bölgesi Günü'dür.
This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict.
- Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.
- precincts
- (Havacılık) spool
- (Ticaret) range
- (Bilgisayar) state/province
- terrain
- spot
I've caught a lot of fish here. It's a great fishing spot.
- Burada bir sürü balık yakaladım. Burası büyük bir balıkçılık bölgesi.
- confine
- (Askeri) pocket
- compartment
- locality
- site
Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
- Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.
They began to develop a new industrial site near the river.
- Nehrin kenarında yeni bir endüstri bölgesi kurmaya başladılar.
- country
Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions.
- Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.
The countryside is beautiful.
- Kırsal bölge güzeldir.
- colony
- (Bilgisayar) state/prov
- division
Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions.
- Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.
- precinct
See you back at the precinct.
- Seçim bölgesinde görüşürüz.
- climate
Coastal regions generally have milder climates.
- Kıyı bölgelerinin genellikle daha yumuşak iklimleri vardır.
For him, the arctic climate of Arkhangelsk was hell on earth, but for her, who had grown up in this region, Arkhangelsk was heaven on earth.
- Onun için, Arhangelsk'in arktik iklimi yeryüzündeki cehennemdi, ama o bölgede büyüyen diğeri için Arhangelsk yeryüzündeki cennetti.
- latitude
In the Northern Hemisphere, Arctic air temperatures are warming twice as fast as lower latitudes.
- Kuzey yarımkürede, kuzey kutup bölgesindeki hava sıcaklıkları düşük enlemlere göre iki kat daha hızlı ısınıyor.
- sky
- phase
- department
Colonia is a Uruguayan department situated in the south-west of the country.
- Colonia ülkenin güney-batısında yer alan bir Uruguaylı bölgedir.
- corner
- section; belt
- ward
- circumscription
- parts
In some parts of the ocean, krill populations have dropped by over 80 percent.
- Okyanusun bazı bölgelerinde, kril popülasyonları yüzde 80'in üzerinde düştü.
French is spoken in parts of Italy as well as in France.
- Fransızca Fransa'nın yanı sıra İtalya bölgelerinde konuşulur.
- tract
- (Hukuk) area, region, sector, territory
- realm
- domain
- latitudes
In the Northern Hemisphere, Arctic air temperatures are warming twice as fast as lower latitudes.
- Kuzey yarımkürede, kuzey kutup bölgesindeki hava sıcaklıkları düşük enlemlere göre iki kat daha hızlı ısınıyor.
- place
- oblast
"Oblast" is a loanword in English. It means region, area, zone, province, district.
- the zone
- (Diş Hekimliği) regio
Agriculture is developed in the most fertile lands of the region.
- Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
- {i} belt
The asteroid belt is located in the region between the orbits of Mars and Jupiter.
- Asteroid kuşağı Mars ve Jüpiter yörüngeleri arasındaki bölgede yer almaktadır.
- province
Canada has thirteen provinces and territories.
- Kanada'nın on üç tane il ve bölgesi vardır.
- (Diş Hekimliği) zona
I like zonal constructed languages.
- Bölgesel yapay dilleri severim.
- {i} section
This is a business section of Tokyo.
- Bu, Tokyo'nun bir iş bölgesidir.
The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism.
- Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.
- area (region)
- canton
- serbest bölge
- (Ticaret) free zone
- bölge halkı
- locals
- bölge adı
- (Bilgisayar) zone name
- bölge al
- (Bilgisayar) get zones
- bölge ekle
- (Bilgisayar) add sites
- bölge halkı
- community
- bölge kent
- conurbation
- bölge müdürü
- regional manager
- bölge papazı
- vicar
- bölge/il
- (Bilgisayar) state/province
- Bölge Harekatı Kontrol Merkezi
- (Askeri) Sector Operations Control Center (NORAD)
- Bölge Müşterek Kan Programı Bürosu
- (Askeri) Area Joint Blood Program Office
- bölge 1
- area 1
- bölge 2
- area 2
- bölge 3
- area 3
- bölge Deniz subayı
- (Askeri) regional Marine officer
- bölge anatomisi
- topography
- bölge ağzı
- (Dilbilim) local dialect
- bölge başsavcısı
- district attorney
- bölge bölge
- zone-by-zone
- bölge değil
- (Bilgisayar) not a zone
- bölge dili
- (Dilbilim) regional language
- bölge dışı
- exterritorial
- bölge emniyet subayı
- (Askeri) regional security officer
- bölge frekans koordinatörü; otomatik frekans kontrolü
- (Askeri) area frequency coordinator; automatic frequency control
- bölge harp istihkam yöneticisi
- (Askeri) regional wartime construction manager
- bölge hastanesi
- station hospital
- bölge hava harekat merkezi
- (Askeri) sector air operations center
- bölge hava savunma komutanı
- (Askeri) sector air defense commander
- bölge hayvanlarının tümü
- fauna
- bölge irtibat grubu; çember lazer cayrosu
- (Askeri) regional liaison group; ring laser gyro
- bölge istasyonu
- local station
- bölge keşfi
- (Askeri) reconnaissance of terrain
- bölge keşfi
- (Askeri) zone reconnaissance
- bölge kilise görevlisi
- district visitor
- bölge kilisesi
- parish church
- bölge kilisesine bağlı
- parochial
- bölge kodu
- area code
- bölge komutanı
- mil . section commander
- bölge koordinasyon ofisi
- (Askeri) regional coordinating office (DOE)
- bölge muhabere elektronik imkan ve kabiliyetleri
- (Askeri) area communications electronics capabilities
- bölge muhabere harekat merkezi
- (Askeri) area communications operations center
- bölge muhabere istihbaratı (SIGINT) harekat merkezi
- (Askeri) regional signals intelligence (SIGINT) operations center
- bölge müşterek sağlım düzenleme ofisi
- (Askeri) area joint medical regulating office
- bölge oylarını toplamaya çalışan partili
- ward heeler
- bölge papazı
- rector
- bölge papazının konutu
- rectory
- bölge papazının makamı
- rectory
- bölge savunması
- zone defense
- bölge sayıları
- zone digits
- bölge tahdit listesi tahsisi B
- (Askeri) assign zone restriction lists
- bölge tarama
- sector scan
- bölge tek birimi
- (Askeri) sector single-unit
- bölge tek birimli radar
- (Askeri) sector single-unit radar
- bölge türü
- (Bilgisayar) zone type
- bölge uydu muhaberesi (SATCOM) destek merkezi; bölge uydu destek hücresi; bölge
- (Askeri) regional satellite communications (SATCOM) support center; regional satellite support cell; regional signals intelligence (SIGINT) support center (NSA); regional space support center
- bölge valiliği
- regional governorship
- bölge yargıcı
- district judge
- bölge zamanı
- zone time
- geri kalmış bölge
- boondocks
- kırsal bölge
- countryside
Feeling tired from walking in the countryside, he took a nap.
- Kırsal bölgedeki yürüyüşte yorgun hissettiği için, o şekerleme yaptı.
The countryside is quieter than the city.
- Kırsal bölge şehirden daha sessizdir.
- Bölge Sorumlusu
- territory executive
- bölgeler
- territories
This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict.
- Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.
- alt bölge
- sub-regional
- ara bölge
- (Ticaret) intermediate range
- ard bölge
- hinterland
- askeri bölge
- (Askeri) military area
- açık bölge
- (Matematik) open region
- bu bölge
- (Bilgisayar) this site
- bölge müdürlüğü
- regional directorate
- bölge müdürlüğü
- (Ticaret) region headquarters
- bölgeler
- (Bilgisayar) sites
- bölgeler
- (Bilgisayar) zones
Riparian zones are narrow strips of land located along the banks of rivers.
- Kıyı bölgeleri nehirlerin kıyısı boyunca yer alan arazinin dar arazi şeritleridir.
There are tough penalties for motorists who choose to ignore speed restrictions in school zones.
- Okul bölgelerinde hız kısıtlamalarını görmezden gelmeyi seçen sürücüler için sert cezalar var.
- dağlık bölge
- upland
- etkin bölge
- (Biyokimya) active site
- etkin bölge
- (Biyokimya) catalytic site
- ev-bölge
- (Bilgisayar) home state
- hassas bölge
- (Askeri) vulnerable area
- hayati bölge
- (Askeri) vital area
- idari bölge
- administrative zone
- ileri bölge
- (Askeri) forward area
- iç bölge
- territorial enclave
- iç bölge
- (Askeri) zone of interior
- kalıt bölge
- (Biyokimya) operon
- kilit bölge
- key area
- kırmızı bölge
- (Otomotiv) red zone
- kırsal bölge
- the country
- kırsal bölge
- the land
- mısır yetiştirilen bölge
- corn belt
- nötr bölge
- neutral zone
- pilot bölge
- pilot area
- pilot bölge
- development area
- plastik bölge
- (Askeri,Çevre) plastic zone
- sismik bölge
- (Coğrafya) seismic zone
- sıcak bölge
- (Bilgisayar) zone
- sıcak bölge
- (Coğrafya) tropics
- tali bölge
- (Askeri) subarea
- tali bölge
- (Askeri) subsector
- tampon bölge
- (Askeri) buffer area
- tehlikeli bölge
- (Askeri,Havacılık) danger area
- tehlikeli bölge
- hazardous area
- temiz bölge
- (Tıp) clean zone
- tropik bölge
- (Denizbilim) tropical region
- turistik bölge
- tourist area
- turistik bölge
- (Turizm) tourist region
- yasak bölge
- (Askeri) restricted zone
- yasak bölge
- (Askeri) military zone
- yasak bölge
- (Askeri) forbidden district
- yasak bölge
- (Askeri) forbidden area
- yasak bölge izin belgesi
- (Askeri) safe-conduct
- yeni bölge
- (Bilgisayar) new zone
- ölü bölge
- (Bilgisayar,Teknik) neutral zone
- ölü bölge
- (Askeri) dead space
- ölü bölge
- (Bilgisayar,Teknik) dead band
- ölü bölge
- (Gıda) dead-zone
- bölge müdürlüğü
- district office
- bölge müdürü
- district manager
- bölge sorumlusu
- area maganer
- bölgeler
- regions
Sunspots are regions of the Sun where the solar magnetic field is very strong.
- Güneş lekeleri güneş manyetik alanının çok güçlü olduğu Güneş bölgeleridir.
The weather is more changeable in mountain regions than in any other district.
- Hava, dağlık bölgelerde diğer bölgelerden daha değişkendir.
- coğrafi bölge
- Geographic region
- idari bölge
- administrative district
- kurtarılmış bölge
- Safe zone. unoccupied zone
- orman bölge müdürlüğü
- Regional directorate of forestry
- tarafsız bölge
- Neutral Zone
- Birleşmiş Milletler (UN) Gıda ve Tarım Teşkilatı; yabancı bölge subayı
- (Askeri) Food and Agriculture Organization (UN); foreign area officer
- Deniz Kuvvetleri Kriminal Araştırma Dairesi bölge ofisi
- (Askeri) Naval Criminal Investigative Service regional office
- Deniz piyade uzak bölge erişim ve çıkartma sistemi
- (Askeri) Marine remote area approach and landing system
- Güney Bölge Komutanlığı (NATO)
- (Askeri) Regional Command South (NATO)
- Hava Muharebe Komutanlığı; hava unsuru komutanı; bölge koordinasyon merkezi
- (Askeri) Air Combat Command; air component commander; area coordination center
- Kuzey Amerika Hava-Uzay Savunma Komutanlığı Güneybatı Bölge Harekat Kontrol Merk
- (Askeri) Southwest Sector Operation Control Center North American Aerospace Defense Command (NORAD)
- Kuzey Bölge Komutanlığı (NATO)
- (Askeri) Regional Command North (NATO)
- Manhattan'ın doğusunda kalan bölge
- east side
- Radyolojik Yardım Programı; geri bölge koruması; İyileştirme Faaliyeti Projeler
- (Askeri) Radiological Assistance Program (DOE); rear area protection; Remedial Action Projects Program (JCS)
- Sahil Güvenlik Bölge Komutanlığı Komutanı
- (Askeri) commander, Coast Guard district
- alıcı bölge
- (Pisikoloji, Ruhbilim) receptor site
- alış saati; bölge koordinatörü; İhtiyat Unsuru; nehir akıntısı
- (Askeri) receive clock; regional coordinator; Reserve Component;river current
- ana bölge
- main zone
- anadolu bölge müdürü
- (Ticaret) anatolia regional manager
- ara bölge
- buffer zone
- arama alt bölge genişliği
- (Askeri) search subarea width
- arama ve kurtarma birliği kara hızı; bölge unsuru; volt
- (Askeri) search and rescue unit ground speed; sector pattern; volt
- arid bölge
- (Tarım) arid zone
- arka bölge
- personal-private territory
- arka bölge
- (Jeoloji) backland
- arktik bölge
- the arctic
- arktik bölge
- arctic zone
- arşidükün yönetimindeki bölge
- archduchy
- askerden arınmış bölge
- (Hukuk) demilitarized zone
- askeri bölge
- military zone
- ayrı bölge
- (Dilbilim) isolated area
- ayrılmış bölge
- reservation
- azgelişmiş bölge
- (Hukuk) underdeveloped region
- açık bölge
- free zone
- ağaç yetişmeyen bölge sınırı
- timber line
- ağaç yetişmeyen bölge sınırı
- latitude in the polar regions above which vegetation cannot grow
- ağaç yetişmeyen bölge sınırı
- timberline
- başpiskoposun yönetimindeki bölge
- archdiocese
- belli izin sahiplerine açık ticari bölge
- (Askeri) exclusive economic zone
- bilinmeyen bölge
- (Bilgisayar) unknown zone
- birinci bölge
- (Politika, Siyaset) first region
- birinci bölge (seçim)
- (Politika, Siyaset) first region
- birincil bölge
- (Bilgisayar) primary zone
- buğday üretilen bölge
- wheat belt
- dağlık bölge
- highlands, upland
- dernek bölge kuruluşu
- chapter
- devlet bölge koordinatörleri
- (Askeri) state area coordinators
- donanma bölge kontrol ve gözetleme tesisi
- (Askeri) fleet area control and surveillance facility
- donuk bölge
- (Tıp) opacity