bölünmüş

listen to the pronunciation of bölünmüş
Türkisch - Englisch
{s} divided

A house divided against itself cannot stand. - Kendisine karşı bölünmüş bir ev ayakta kalamaz.

Tom's school day is divided into six periods. - Tom'un okul günü altı peryoda bölünmüştür.

disunited
(Kanun) separate
forked
(Denizbilim) segmented
sectioned
subdivided
split

He has a split personality. - O bölünmüş bir kişiliğe sahip.

Tom has a split personality. - Tom bölünmüş bir kişiliğe sahiptir.

severed
(Bilgisayar) tiled
torn
dividual
broken
torn in
divided in
bölünmüş bilinç
(Pisikoloji, Ruhbilim) divided consciousness
bölünmüş çerçeve
(Bilgisayar) divided frame
böl
divide into
böl
{f} divided

Mother divided the cake into eight pieces. - Anne pastayı sekiz parçaya böldü.

Tom divided the pie into three equal parts. - Tom pastayı üç eşit parçaya böldü.

böl
hyphenate
böl
{f} forked
böl
divide

Mother divided the cake into three parts. - Anne pastayı üç parçaya böldü.

The playground is divided into three areas by white lines. - Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.

böl
dividing
böl
divvy
böl
split

The inflation issue split the party. - Enflasyon sorunu partiyi böldü.

Tom has a split personality. - Tom bölünmüş bir kişiliğe sahiptir.

böl
divideinto
hassas bölünmüş bilgi
(Askeri) sensitive compartmented information
hassas bölünmüş bilgi tesisi
(Askeri) sensitive compartmented information facility
iki eşit parçaya bölünmüş
dimidiate
sermayesi bölünmüş şirket
joint stock company
taktik hassas bölünmüş bilgi tesisi
(Askeri) tactical sensitive compartmented information facility
yedi kısma bölünmüş
septempartite
yüz dereceye bölünmüş
centigrade
Englisch - Englisch
dissociated
bölünmüş
Favoriten