bölümler

listen to the pronunciation of bölümler
Türkisch - Englisch
sections

Mary used walking poles to assist her with the uphill and downhill sections of the journey. - Meryem, yolculuğun engebeli bölümlerinde destek için yürüyüş batonu kullandı.

the partitions
departments
chapters

The book is missing the 2nd, 5th, and 13th chapters. - Kitabın 2'nci, 5'inci ve 13'üncü bölümleri eksik.

The book is missing chapters 2, 5, and 13. - Kitabın ikinci, beşinci ve on üçüncü bölümleri eksik.

divisions
bölüm
(Hukuk) chapter

Study the next chapter. - Gelecek bölümü çalışın.

Read chapter 4 for Friday. - Cuma günü için bölüm dördü okuyun.

bölüm
{i} department

He is the manager of the marketing department. - O, pazarlama bölümü yöneticisidir.

The document was distributed to all department heads. - Belge tüm bölüm başkanlarına dağıtıldı.

bölüm
{i} section

Do you have a non-smoking section? - Bir sigara-içilmeyen bölümünüz var mı?

He belongs to the planning section. - O, planlama bölümünde üyedir.

bölümler halinde
fasciculate
bölümler halinde
fascicular
bölüm
episode

I didn't watch Star Wars episode 1. - Yıldız Savaşlarının birinci bölümünü izlemedim.

What's your favorite Star Trek episode? - Favori Star Trek bölümünüz hangisidir?

bölüm
{i} sequence
bölüm
compartment

The bureau drawer has several compartments. - Büro çekmecesinin birçok bölümü var.

bölüm
{i} portion

This portion of the library is off-limits to the public. - Kütüphanenin bu bölümü halka açık değil.

Do you have a technical diagram for this portion? - Bu bölüm için teknik bir şemanız var mı?

bölüm
{i} fraction
bölüm
bit

Hey, what happened in the final episode of 'Tom and Mary'? They broke up, in the end. It was really bittersweet. Oh my! And after being so deeply in love! - Hey, Tom ve Mary'nin son bölümünde neler oldu? Onlar sonunda ayrıldılar. Gerçekten buruktu. Tanrım! Ve bu kadar derinden aşık olduktan sonra!

bölüm
class
bölüm
part

In the Quran there is a part about Saint Mary and the birth of Jesus Christ. - Kuran'da Hz. Meryem ve Hz. İsa'nın doğumu hakkında bir bölüm vardır.

This part of the tune needs some real skill. It took me ages to learn how to play it on the piano. - Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.

bölüm
(Ticaret) paragraph
bölüm
(Ticaret) component
bölüm
{i} category
bölüm
stretch
bölüm
(Muzik) movement
bölüm
passage
bölüm
sector
bölüm
(Tıp) divisio

I had the pleasure of learning that you recently became the manager of the production division. - Ben son zamanlarda üretim bölümü müdürü olduğunu öğrenmekten memnuniyet duydum.

Sami was transferred to the central traffic division. - Sami, merkezi trafik bölümüne transfer edildi.

bölüm
water body
bölüm
(Ticaret) element
bölüm
batch
bölüm
portio

This portion of the library is off-limits to the public. - Kütüphanenin bu bölümü halka açık değil.

Do you have a technical diagram for this portion? - Bu bölüm için teknik bir şemanız var mı?

bölüm
rubic
bölüm
subdivision
bölüm
(Bilgisayar) partition
bölüm
(Bilgisayar) dept
bölüm
(Tiyatro) act

The actor was on the stage for most of the play. - Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.

bölüm
sectional
bölüm
proportion

Robert got a small proportion of the profit. - Robert, karın küçük bir bölümünü aldı..

bölüm
pass

He gave me chapter and verse on how bears pass the winter. - O bana ayıların kışı nasıl geçirdiği hususunda bölüm ve ayet verdi.

bölüm
arm

The Sagittarius and Perseus Arms of the galaxy remained unexplored for thousands of years. - Galaksinin Yay ve Perse takım yıldızı bölümleri binlerce yıl keşfedilmemiş olarak kaldı.

bölüm
{i} segment

Tom often rings the radio station to give his opinion on the talk-back segment. - Tom cevap verme bölümünde fikrini vermek için sık sık radyo istasyonunu arar.

bölüm
quotient
bölüm
septum
bölüm
instalment
bölüm
bay
bölüm
side
bölüm
repartition
bölüm
segmentation
bölüm
contingent
bölüm
branch
bölüm
breakup
bölüm
leg
Bölüm
episodes of
bölüm
the part
bölüm
chapters

I've read only the first three chapters. - Sadece ilk üç bölümü okudum.

I read a couple of more chapters before I went to sleep. - Uyumaya gitmeden önce birkaç bölüm daha okudum.

akılda kalıcı bölümler
highlights
bölüm
installment
bölüm
chapter , division (math) , quotient , section
bölüm
fragment

It's hard to splice the two fragments together. - İki bölümü birlikte eklemek zordur.

bölüm
squad
bölüm
portion, slice, part, division, chapter, section
bölüm
cantle
bölüm
part, bay; portion, division; chapter, instalment; passage; quotient; department
bölüm
division

Sami was transferred to the central traffic division. - Sami, merkezi trafik bölümüne transfer edildi.

What division of the company do you work in? - Şirketin hangi bölümünde çalışıyorsun?

bölüm
desk
bölüm
instal(l)ment
yeni bölümler ekleyerek modernleştirmek
(Hukuk) update
Türkisch - Türkisch

Definition von bölümler im Türkisch Türkisch wörterbuch

bölüm
Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım: "Asıl yalıya bitişik bir binada, belki de eski selamlık bölümünde idiler."- R. H. Karay
Bölüm
(Osmanlı Dönemi) FASL
Bölüm
seksiyon
bölüm
Çağ, devir
bölüm
Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman
bölüm
Bölme işlemi sonunda elde edilen sayı
bölüm
Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman. Çağ, devir: "O gün edebiyat tarihinde hecenin beş şairi diye bir bölüm açanların üçü orada tanıştılar."- Y. Z. Ortaç
bölüm
Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım
bölüm
Canlıların bölümlenmesinde filumların bir araya gelmesiyle oluşan birlik
bölüm
Bir kuruluşun yönetim birimlerinden her biri, departman, seksiyon
bölümler
Favoriten