Definition von bâk im Türkisch Englisch wörterbuch
- (abbr. for bakınız) see; cf. (compare)
- vide
Let me have a look at your video camera.
- Video kamerana bir bakayım.
- behold
- or else
- check it out
- look at
Every time I look at this picture, I think of my father.
- Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.
Look at this Japanese car.
- Bu Japon arabasına bak.
- (Bilgisayar) lookup
- (Bilgisayar) look in
Look in the phone book.
- Telefon rehberine bakın.
Look in the mirror, pal.
- Aynaya bir bak dostum.
- look after
You should look after the children from time to time.
- Zaman zaman çocuklara bakmalısın.
Lucy's mother told her to look after her younger sister.
- Lucy'nin annesi ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
- {f} regarding
- {f} look
He looked at me and smiled.
- O bana baktı ve gülümsedi.
She looked at me and smiled.
- O bana baktı ve gülümsedi.
- {f} face
She looked her child in the face.
- O, karşısındaki çocuğuna baktı.
She has an absent look on her face.
- Yüzünde dalgın bir bakışı vardı.
- have one's wits about one
- {k} Till when
- {ü} lo
- {k} women's lib
- {k} Until when? till when
- {k} no way
- bak şu işe
- lo and behold
- bak as
- look as
- kendine iyi bak
- take care of yourself
- keyfine bak
- cheer up!
- dinle bak ne diyeceğim
- (Konuşma Dili) word up
- kendine iyi bak!
- take care!
- sen işine bak
- mind your own business
- sen kendi işine bak
- mind your own business
- aşağıya bak
- look down
- kapıya bak
- answer the door
- kendine iyi bak
- take caretake good care of yourself
- l im. hola! yaheyl hey! bana bak!
- l im. hola! yaheyl hey! Look at me!
- ona iyi bak
- take good care of somebody
ablama iyi bak.
- rahatına bak
- suit yourself
- rahatına bak
- make yourself at home
- Bana bak
- Look here
- bana bak
- i say
- bana bak
- heigh
- belaya bak ki
- the trouble is that
- dinle bak
- mind you
Children should obey their elders, mind you.
- Dinle bak, çocuklar büyüklerine itaat etmelidir.
- hele bak! Just look at ...!/My ...!
- (used with a verb in the imperative or subjunctive): Hele bak, Ahmet'imiz nasıl büyüdü! Just look at how our Ahmet has grown!
- ileri bak!
- eyes front!
- işine bak
- (Konuşma Dili) Mind your own business
- kendi işine bak
- mind your own business
- keyfine bak
- buck up
- keyfine bak
- enjoy it
Enjoy it while it lasts.
- O devam ederken keyfine bak.
- keyfine bak
- please yourself
- naneye bak! Just look at what he's done!/Can you believe he's done this?
- (said of someone who's committed a big gaffe, done something quite brazen, botched something up, etc.)
- sağa bak!
- mil . Eyes right!
- sen kendine bak
- look at your own situation
- sen kendine bak
- take a look at yourself
- sen kendine bak
- look at yourself
- sen kendine bak
- take a look at your situation
- surata/ına bak, süngüye davran
- (Konuşma Dili) 1. He's/She's as ugly as sin. 2. He's/She's as sour-faced/grim-looking as they come
- önüne bak
- (Konuşma Dili) Look out!/Take care!/Watch out!/Watch your step!
- önüne bak
- Watch where you're going
- şuna bak! Just look at him!
- (said belittlingly)