azimli

listen to the pronunciation of azimli
Türkisch - Englisch
determined

Tom is a determined man. - Tom azimli bir adamdır.

Tom is determined and hard-working. - Tom azimli ve çalışkan.

resolute
single-minded
decided
earnest
decisive
stable
high-pressure
dead-set on
resolute about
flat-footed
plucky
moxie
unflinching
strong-minded

I hate strong-minded women. - Azimli kadınlardan nefret ederim.

stubborn
militant
strong minded
determined, resolute
high pressure
peppy
single-eyed
dogged
determined, resolute, sturdy, earnest, dogged
dead set on
resolved
single-hearted
pertinacious
set
flat footed
persevering

Success is always on the side of the persevering. - Başarı her zaman azimlinin tarafındadır.

professional
hellbent
dauntless
tenacious

To survive in a hostile environment, one must be able to improvize and be tenacious. - Düşmanca bir ortamda hayatta kalmak için bir insan doğaçlama yapabilmeli ve azimli olabilmeli.

bound
sedulous
unbending
intent
stick-to-itive
ambitious
driven

Like most of the lawyers that I know, Rachel is driven.

Tom is very driven, isn't he? - Tom çok azimli, değil mi?

Tom is driven, isn't he? - Tom azimli, değil mi?

{s} sturdy
full of zeal
sticktoitive
single minded
steel
{s} undeterred
single eyed
{s} stout
{s} zealous
single hearted
azim
resolution
azim
{i} tenacity

I admire Tom's tenacity. - Tom'un azimliliğine hayranım.

azim
determination

I admire your perseverance and determination. - Ben senin azim ve kararlılığına hayranım.

azimli olmak
be determined
azimli bir şekilde
single-mindedly
azimli bir şekilde
militantly
azimli bir şekilde
stoutly
azimli kimse
stayer
azimli kişi
go-getter
azimli çabalar
(Ticaret) dedicated efforts
azim
perseverance

There is no success without perseverance. - Azimsiz başarı yoktur.

Learning a foreign language requires perseverance. - Bir yabancı dil öğrenmek azim gerektirir.

azim
perseverence
azim
determination, resolution, firm intention
azim
{i} zeal
azim
will

Patience and hard work will conquer all. - Azim ve sabır her kapıyı açar.

Faith will move mountains. - Azimli insan duvarı deler.

azim
{i} purpose
azim
steadfastness
azim
strength of purpose
azim
determination, resolution, resolve, perseverence
azim
mettle
azim
inflexibility
azim
grit
azim
guts
azim
heart
azim
ardour
azim
{i} resoluteness
azim
constancy
azim
resolve; tenacity; zeal
azim
doggedness
azim
firm intention
azim
devoutness
azim
setting out on a journey to, setting out for
azim
strenght of purpose
azim
{i} resolve
azim
oomph
azim
resolute
azim
sedulous
azim
pertinacity
azim
large
azim
{i} pep
gayretli ve azimli kimse
plodder
son derece azimli
dogged perseverance
Türkisch - Türkisch
Kararlı
Kararında, tutumunda direnen, kararlı
Azmi olan
Kararında, tutumunda direnen, kararlı: "Simsiyah kısa bıyıkları, zeki parlak gözlerle aydınlanan azimli çehresini bütün bütün karartıyordu."- H. C. Yalçın
AZÎM
(Osmanlı Dönemi) Azimet eden. Gidici
Azim
tulpar
azim
Bir işteki engelleri yenme kararı
azim
(Osmanlı Dönemi) çok büyük, en büyük, en yüce, çok ileri
ÂZİM
(Osmanlı Dönemi) Bir yere gitmeğe karar veren. Bir iş hakkında kat'i karar ve niyet sahibi
azimli
Favoriten