I was not scolding you.
- Ben seni azarlamıyordum.
I gave it up after my father had given me a good scolding.
- Babam beni iyi bir azarladıktan sonra ondan vazgeçtim.
He took it for an implied rebuke.
- Anlaşilan onu bir azarlama zannetti.
James had a great fear of making mistakes in class and being reprimanded.
- James derste hatalar yapmaktan ve azarlanmaktan çok korkardı.
Mr. Jones reprimanded me for falling asleep during class.
- Bay Jones ders esnasında uyuduğum için beni azarladı.