We hope to come to an accord with them about arms reduction.
- Biz silah azaltma konusunda onlarla anlaşmak istiyoruz.
Unfortunately, increasing the number of traffic signals at intersections didn't help decrease the number of traffic accidents.
- Ne yazık ki kavşaklardaki trafik sinyallerinin sayısını artırmak trafik kazalarının sayısın azaltmaya yardımcı olmadı.
What should you do to decrease your debt?
- Borcunu azaltmak için ne yapmalısın?
The doctor advised him to cut down on drinking.
- Doktor ona içmeyi azaltmasını tavsiye etti.
Rather than cutting down on cigarettes, sir, why don't you just give them up?
- Sigaraları azaltmaktansa, bayım, niçin onları bırakmıyorsun.
He wanted to reduce the tax on imports.
- O ithalatta vergi azaltmak istedi.
We must reduce energy demand.
- Enerji talebini azaltmalıyız.
Reducing deforestation is one way to mitigate the impacts of climate change.
- Ormansızlaşmanın azaltılması, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için tek yoldur.
Those green suits are special suits for reducing the risk of biological contamination.
- Bu yeşil takım elbiseler, biyolojik kirlenme riskini azaltmak için özel takım elbiselerdir.
This article analyzes both the benefits and the drawbacks of reducing military spending.
- Bu makale hem askeri harcamaları azaltmanın sakıncalarını hem de faydalarını analiz eder.
I would like to drastically decrease the amount of time it takes me to clean the house.
- Evi temizlemem için geçen zamanı büyük ölçüde azaltmak istiyorum.
What should you do to decrease your debt?
- Borcunu azaltmak için ne yapmalısın?
He wanted to reduce the tax on imports.
- O ithalatta vergi azaltmak istedi.
I have to reduce my expenses this month.
- Bu ay harcamalarımı azaltmak zorundayım.
Sami agreed to testify against Layla in order to lessen his sentence.
- Sami, hapis cezasını azaltmak için Leyla'nın aleyhine ifade vermeyi kabul etti.
We had to lessen the impact of the erratic supplies.
- Düzensiz malzemelerin etkisini azaltmak zorundaydık.
Reducing deforestation is one way to mitigate the impacts of climate change.
- Ormansızlaşmanın azaltılması, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için tek yoldur.
The factory had to cut back its production.
- Fabrika üretimini azaltmak zorunda kaldı.
Union members railed against proposals to cut weekend penalty rates.
- Birlik üyeleri, hafta sonu ceza oranlarını azaltmak için tekliflere sövüp saydılar.
His income was diminished by half after retirement.
- Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı.
The war diminished the wealth of the country.
- Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
Sales fell off in the third quarter.
- Üçüncü çeyrekte satışlar azaldı.
I would like to drastically decrease the amount of time it takes me to clean the house.
- Evi temizlemem için geçen zamanı büyük ölçüde azaltmak istiyorum.
This medicine will decrease your pain.
- Bu ilaç ağrını azaltacak.
Our sales are decreasing.
- Satışlarımız azalıyor.
A recent survey shows that the number of smokers is decreasing.
- Son zamanlarda yapılan bir araştırma sigara içenlerin sayısının azaldığını göstermektedir.
The population of this country is gradually diminishing.
- Bu ülkenin nüfusu giderek azalmaktadır.
The war diminished the wealth of the country.
- Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
Since 1990, methane emissions have decreased by 11%.
- 1990'dan beri metan salımları %11 oranında azalmıştır.
Production of rice has decreased.
- Pirinç üretimi azaldı.
The factory had to cut back its production.
- Fabrika üretimini azaltmak zorunda kaldı.