He fought against racial discrimination.
- Irk ayrımcılığına karşı mücadele etti.
He's opposed to racial discrimination.
- Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
- Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
That's an important distinction to make.
- O yapacak önemli bir ayrım.
I can make a distinction between good and bad.
- İyi ve kötü arasında ayrım yapabilirim.
The masses are entirely ignorant of the segregation problem.
- Halk ayrımcılık probleminden tamamen habersiz.