He has the privileges of membership.
- Onun üyelik ayrıcalıkları vardır.
Rank has its privileges.
- Rütbenin ayrıcalıkları var.
The privilege is reserved exclusively for women.
- Ayrıcalık özel olarak kadın için ayrılmıştır.
A right without a duty is a privilege.
- Ödevsiz hak, ayrıcalıktır.
He has the privileges of membership.
- Onun üyelik ayrıcalıkları vardır.
The dictator abused his privileges to his heart's content.
- Diktatör ayrıcalıklarını istediği kadar kötüye kullandı.