aynıyla

listen to the pronunciation of aynıyla
Türkisch - Englisch
as it is
{k} (repeating something) verbatim, word for word; note for note
{k} (surviving) without having suffered any change, unchanged
{k} (doing something) exactly as directed
in the condition that it is
{k} (reproducing something) exactly, so that it is exactly like the original, as it is, with no change
{k} exactly as ..., in exactly the same way as
{k} (accepting a proposal) exactly as it is, without making any changes
in its current state
aynı
(Hukuk) identical

Your chair is identical to mine. - Senin sandalyen benimki ile tamamen aynı.

Tom looks almost identical to him. - Tom neredeyse onunla aynı görünüyor.

aynı
{s} same

Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature. - Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir.

The Eiffel Tower is in the same city as the Louvre Museum. - Eyfel Kulesi, Louvre Müzesi ile aynı şehirdedir.

aynı
uniform

All of the students have to wear the same uniform. - Öğrencilerin hepsi aynı üniformayı giymek zorundadırlar.

The man drove his car at a uniform speed. - Adam arabasını aynı hızda sürdü.

aynı
alike

These pencils might look alike but they're not the same. - Bu kalemler benzeyebilir ama aynı değiller.

We treat all visitors alike. - Biz bütün ziyaretçilere aynı davranırız.

aynı
{i} the same

Don't make the same mistake again. - Aynı hatayı tekrar yapma.

A person's heart is approximately the same size as their fist. - Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.

aynı
just like

Your brother looks just like you. - Erkek kardeşin aynı sana benziyor.

When I grow up I want to be just like my Dad. - Büyüyünce aynı babam gibi olmak istiyorum.

aynı
spitting image of
aynı
(Askeri) in kind

I'm sorry, I'll pay you back in kind. - Özür dilerim. Aynı şekilde sana geri ödeyeceğim.

aynı
set

Computers almost always have the same price. Maybe the prices are set according to the customers' buying ability. - Bilgisayarlar neredeyse her zaman aynı fiyata sahiptir. Belki fiyatlar müşterinin satın alma yeteneğine göre belirlenir.

The rebels did not only take hostages, but also set the entire village on fire. - İsyancılar sadece rehine almadılar, aynı zamanda tüm köyü ateşe verdiler.

aynı
corresponding
aynı
homo-
aynı
image

Tom clicked on the thumbnail so he could see a larger version of the same image. - Tom aynı görüntünün daha büyük versiyonunu görebilsin diye minyatür çizim üzerine tıkladı.

aynı
self-same
aynı
similarly
aynı
homeo-
aynı
one and the same
aynı
very

Marcus had scratched a door; the very one I had just entered moments ago, with a pen that had run out of ink - Marcus birkaç dakika önce girmiş olduğum aynı kapıyı mürekkebi tükenmiş bir kalemle çizdi.

Not only was he a doctor, he was also a very famous novelist. - O sadece bir doktor değil, aynı zamanda çok ünlü bir roman yazarıdır.

One thing Tom does that isn't very safe is that he uses the same password for every website. - Tom'un yaptığı çok emniyetli olmayan tek şey her Web sitesi için aynı şifreyi kullanmasıdır.

aynı
one

One thing Tom does that isn't very safe is that he uses the same password for every website. - Tom'un yaptığı çok emniyetli olmayan tek şey her Web sitesi için aynı şifreyi kullanmasıdır.

You are not the only one responsible for it, I am too. - Onun için sadece siz değil aynı zamanda ben de sorumluyum.

aynı
for all the world as if
aynı
iso-
aynı
identically

Sami and his identical twin, Farid, dressed identically. - Sami ve tek yumurta ikizi Ferit, aynı şekilde giyiniyordu.

aynı
{i} like

I like not only classical music but also jazz. - Sadece klasik müziği değil aynı zamanda jazzı da severim.

It happened that she and I liked the same kind of music. - O ve ben tesadüfen aynı tür müziği seviyoruz.

Aynı
very same

You have made the very same mistake again. - Aynı hatayı tekrar yaptın.

I was just saying the very same thing to John. - Ben sadece aynısını John'a söylüyordum.

aynı
same of
aynı
homoeo [Brit.]
aynı
all of a piece
aynı
look alike

These pencils might look alike but they're not the same. - Bu kalemler benzeyebilir ama aynı değiller.

aynı
the same: Aynını istiyorum. I'll have the same. Bu bileziğin aynını yapabilir misin? Can you make a duplicate of this bracelet?
aynı
homo
aynı
of a piece
aynı
no change
aynı
selfsame
aynı
to a hair
aynı
as much as
aynı
the same; identical; equal: Bu aynı manto. This is the same coat. Aynı ehemmiyette olan bir meseleyi açmak istiyorum. I want to open a question of equal importance. Aynı can sıkıcı lafları tekrarladı. He repeated the same boring phrases. Notlarımız aynı. Our grades are the same
aynı
same, identical, veritable, even, alike
aynı
like; facsimile
aynı
equal

Both are equally plausible. - Her ikisi de aynı derecede makul.

The law is equal for all. - Kanun herkes için aynıdır.

aynı
self
aynı
identic

Your chair is identical to mine. - Senin sandalyen benimki ile tamamen aynı.

They wore identical dresses. - Onlar aynı elbiseleri giydiler.

aynı
homeo
aynı
tantamount
aynı
even

Mary not only denied that she was Tom's friend, but that she even knew him. - Mary sadece Tom'un arkadaşı olduğunu değil aynı zamanda onu tanıdığını bile reddetti.

Even if all agree, all can be wrong. - Herkes aynı fikirde olsa bile, hepsi hatalı olabilir.

aynı
in rem
aynı
{i} facsimile
aynı
similar

Many people make similar mistakes. - Çoğu insan aynı hataları yapar.

These cities have similar traffic rules. - Bu şehirlerin trafik kuralları aynıdır.

aynı
tauto
aynı
duplicate
aynı
idem
aynı
homogeneous
aynı
double
aynı
doublet
aynı
homoeo
aynı
ditto
Türkisch - Türkisch
Hiçbir değişiklik olmadan, olduğu gibi
AYNI
(Hukuk) Mala ilişkin, eşyaya bağlı
aynı
Başkası değil, yine o. Ayırt edilemeyecek kadar benzeri özdeşi, tıpkısı
aynı
Başkası değil, yine o
aynı
Ayırt edilemeyecek kadar benzeri özdeşi, tıpkısı
aynı
Değişmeyen, aralarında ayrım olmayan: "Yirmi sene hep aynı renkler içinde dönüp dolaştık."- B. R. Eyuboğlu
aynı
Değişmeyen, aralarında ayrım olmayan
aynıyla
Favoriten