He cannot follow in the footsteps of his child.
- O çocuğunun ayak izlerini takip edemez.
She followed in her father's footsteps and became a doctor.
- O, babasının ayak izlerini takip etti ve bir doktor oldu.
We found one large footprint and a couple of different size smaller footprints.
- Bir büyük ayak izi ve birkaç farklı boyutta daha küçük ayak izleri bulduk.
Footprints were left on the floor.
- Yerde ayak izleri bırakılmıştı.
The criminal left footprints.
- Suçlu ayak izleri bıraktı.
The police couldn't find any footprints outside Tom's bedroom window.
- Polisler Tom'un yatak odası penceresinin dışında herhangi bir ayak izi bulamadılar.