Şirin ol ve kapa çeneni!
- Be pretty and shut up!
Fırında çalışan kız şirin.
- The girl who works at the bakery is pretty.
Sevimli olan bir kızı var.
- He has a daughter who is pretty.
Birçok kızlar sevimli olduklarını düşünürler.
- Most girls think that they are pretty.
O oldukça güzel söyledi.
- She sang pretty well.
Park oldukça büyüktür; Çok sayıda ağaçları ve çok sayıda çiçekleri vardır.
- This park is pretty big; it has a lot of trees and many flowers.
Tom notasız piano çalmada oldukça iyidir.
- Tom is pretty good at playing piano by ear.
O oldukça iyi bir fikir.
- That's a pretty good idea.
Dave'in yeni arabası için epeyce para ödediğine bahse girerim.
- I bet Dave paid a pretty penny for his new car.
Tom'un bize inanmadığından epeyce eminim.
- I'm pretty sure Tom doesn't believe us.
Tom oldukça çok şey yiyebilir.
- Tom can eat pretty much anything.
İngilizce çok zor, değil mi?
- English is pretty hard, isn't it?
His sadistic self-torturings finally landed him in a pretty mess: still completely married, practically sure he was in love with Tillie, he made dishonorable proposals of marriage to two other women.