Derin ve saygılı huşuyla şamdanı önceki yerine koydum.
- With deep and reverent awe I replaced the candelabrum in its former position.
Bunun korkunç olduğunu düşünüyorum.
- I think it's awesome.
Ne korkunç bir anlaşma!
- What an awesome deal!
O onun önünde huşu içinde durdu.
- He stood in awe before her.
Mary onunla tanışan herkese huşu telkin eden bir kadın.
- Mary is a woman who inspires awe in all who meet her.