Natto berbat kokuyor, ama lezzetli.
- Natto smells awful, but tastes delicious.
Berbat bir çığlık sesi onu ürpertti.
- The sound of an awful scream made him shudder.
Söylediğim şey hakkında çok çok kötü hissediyorum.
- I feel awful about what I said.
Geçen yaz çok kötüydü.
- Last summer was awful.
O, korkunç bir gündü.
- That was an awful day.
Bu korkunç köpeği nereden buldun?
- Where did you find this awful dog?
Onun konuşması müthiş sıkıcıydı.
- His speech got awfully boring.
Müthiş bir bisikletim var.
- I have an awful bike.
Ben geç kaldığım için çok üzgünüm.
- I'm awfully sorry that I was late.
Burada çok az mağaza var ve sinema da korkunç.
- There are very few shops and the cinema is awful.
Berbat bir şey olacağına dair içimde kötü bir his var.
- I have a nasty feeling something awful is going to happen.
Çok kötü görünüyorsun. Ne oldu?
- You look awful. What happened?
And then she stopped, and stood as if in awe / (For sleep is awful) .
I have learnt an awful amount today.
My socks smell awful.