avlan

listen to the pronunciation of avlan
Türkisch - Englisch
{f} hunting

I should've gone hunting. - Avlanmaya gitmeliydim.

Hunting is not allowed in national parks. - Milli parklarda avlanmaya izin verilmez.

{f} hunt

He is hunted by the police. - O, polis tarafından avlandı.

This park used to be a hunting ground for a noble family. - Bu park asil bir aile için bir avlanma yeriydi.

{f} preying
avla
{f} netting
avla
cull
avla
{f} hunt

The men had little to do except hunt for food. - İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.

I hunt elk in my leisure-time. - Boş zamanımda Kanada geyiği avlarım.

yasak bölgede avlan
poach
Türkisch - Türkisch
avlan
Favoriten